Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5000 E. 2014/20570 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5000
KARAR NO : 2014/20570
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/104086
MAHKEMESİ : Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2010
NUMARASI : 2010/344 (E) ve 2010/481 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının,kıyafetlerinin,taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
… Dekorasyon İnşaat Turizm Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin yetkilisi olan sanığın, şirketi adına Z.. B.. Heykel Şubesi’nden kullandığı krediye karşılık olarak, katılanı borçlu, kendisini de alacaklı olarak gösterdiği, 20.11.2008 tarihli, 4.950 TL bedel içeren ve sahte imza atılmak suretiyle oluşturulduğu tespit edilen senedi, adı belirtilen bankaya teminat amacıyla verdiği, banka tarafından sanığa kullandırılan kredinin taksitlerinin zamanında ödenmemesi üzerine, söz konusu senede istinaden kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile katılan aleyhine icra takibinde bulunulduğu, banka tarafından başlatılan icra takibi kapsamında, kendisine gönderilen ödeme emri üzerine hakkında yapılan takipten haberdar olan katılan tarafından söz konusu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi öne sürülerek imzaya ve takibe itiraz edildiği, yapılan kriminal inceleme neticesinde düzenlenen ekspertiz raporuna göre; söz konusu senet üzerindeki imzaların katılanın el ürünü olmadığının belirlendiği, bu şekilde sanığın, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Tüm dosya kapsamına göre; sanığın aşamalarda verdiği savunmalarında; dekorasyon şirketinin sahibi olduğunu, katılanın da 13 yıldır kendisinin yanında işçi olarak çalıştığını, katılana mal veya para vermiş olabileceğini, katılandan aldığı başka bonoların da bulunduğunu, katılan ile arasında hukuki bir ilişkinin mevcut olduğunu, söz konusu senedin katılan tarafından getirilerek iş yerine bırakılmış olduğunu beyan etmekle; maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak derecede açıklığa kavuşturulması açısından; sanık ile katılan arasında daha önceki tarihlerde bu şekilde bono alış verişinin bulunup bulunmadığı, sanığın katılandan aldığı başka senetlere dayanarak katılan aleyhinde icra takibinde bulunup bulunmadığı, bundan başka icra takipleri olduğunun tespit edilmesi halinde ise söz konusu senetlerin ödenip ödenmediği, yürütülen icra takiplerine katılan tarafından itirazda bulunulup bulunulmadığı, sanığın iş yerindeki kayıtların da araştırılarak veya sanığın kendisinden sorulması suretiyle, katılana senet verdiğine ilişkin kendisinde herhangi bir kayıt veya belgenin bulunup bulunmadığı hususlarının net bir şekilde açıklığa kavuşturulmasından sonra toplanan delilere göre resmi belgede sahtecilik ve 5237 sayılı TCK’nın 158.maddesinin 1.fıkrasının (j) bendinde düzenlenen “banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılık” suçlarından sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hükümlerin kurulması,
2-Kabule göre de; 1136 sayılı Kanun’un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinin 5.fıkrası uyarınca, nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.