Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4988 E. 2014/21742 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4988
KARAR NO : 2014/21742
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/102841
MAHKEMESİ : Ilgın Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/11/2010
NUMARASI : 2009/146 (E) ve 2010/396 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ilgın İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Büro Amirliğinde, .. plaka sayılı aracın M.. A.. adına satış ve kaydının … plaka olarak alındığı esnada Finans Sigorta zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin sahte olduğunun anlaşıldığı, tescil plakası adına yapılmakta olan … plakalı aracın sahibi olan müşteki M.. A..’ın söz konusu poliçeyi Ilgın’da sigorta takip işi yapan sanık M.. K..’e 320 TL’ye anlaşarak yaptırdığı, sanığın, söz konusu sigortayı başka yerde yaptırdığını iddia etmiş ise de bu hususu ispat edemediği, böylece sanığın özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, katılan ve tanık beyanları, sigorta kayıtları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın 15/09/2010 tarihli duruşmada müştekinin zararını yeni bir poliçe kesmek suretiyle giderdiğini belirtmesi karşısında, müştekinin duruşmaya çağrılarak böyle bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması, söz konusu belgenin onaylı suretinin dosyaya konulması, kısmi ödeme varsa, 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorulup sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Sanığa atılı özel belgede sahtecilik suçuna konu teşkil eden belge aslının dosyaya getirtilerek, yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu belgenin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, sahtecilikte aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm tesisi,
b-Kabule göre de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 Esas ve 2009/13 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, olayda mağdurun tazminat talebi olmadığı gibi, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen sahtecilik suçundan doğan herhangi bir maddi zararının bulunmadığı da gözetilerek kayden suç tarihinden önce sabıkasız olan sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı hususunun karar yerinde değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, zararın giderilmediği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.