Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4957 E. 2014/20858 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4957
KARAR NO : 2014/20858
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/76409
MAHKEMESİ : Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2010
NUMARASI : 2008/618 (E) ve 2010/389 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
1-Katılan S.. E..’ün, aracını satmak için sanık B.. E.. ile temyize gelmeyen sanıklar G.. D.. ve H.. Ç..’in işlettiği E… Otomotiv isimli galeriye müracaat ettiği, sanıklar ile aracın 3.750,00 TL’ye satımı konusunda anlaşıp satış sözleşmesi yaptığı, katılanın G.. D..’dan 10.04.2008 vade tarihli 3.750,00 TL sened aldığı, senedin günü geldiğinde parasını alamadığı gibi sanıkların, aracın başka şahsa satıldığını satış parasının alınarak kendisine verilebilmesi için satın alan şahsın vekaletnameyi görmek istediğini bildirmeleri üzerine bu sefer noterden sanıkları da kapsar şekilde 10.04.2008 tarihli vekaletname çıkarttığı, vekaletnamenin çıkartılmasının ardından aracın üçüncü kişiye satıldığı somut olayda; katılanın sattığı araç karşılığı sanığın ortaklarından olan G.. D.. tarafından satış karşılığı senet düzenlenerek verildiğinin anlaşılması, sanıkların başından beri dolandırıcılık kastıyla hareket ettiklerine ilişkin ve senedin tahsil edilemez nitelikte bir senet olduğuna dair delil bulunmaması, ihtikakın hukuki nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Kabule göre; sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın aynı kanunun 325. maddesi gereğince hükmü temyiz etmeyen sanıklar H.. Ç.. ve G.. D..’a SİRAYETİNE, 10.12.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY

Katılan S.. E..’ün adına kayıtlı 34 RR 043 plakalı aracı satmak amacıyla sanıkların işlettiği E… Otomotiv isimli işyerine götürdüğü, işyerinin sanık B.. E.. ve haklarında mahkumiyet kararı verilen, ancak temyize gelmeyen sanıklar G.. D.. ve H.. Ç.. tarafından işletildiği, katılan ile sanıkların suça konu aracın satışı konusunda anlaşıp sözleşme imzaladıkları sanıklardan Gazi’nin aracın üçüncü şahıslara satılmasına kadar geçerli 3.750 TL bedelli bonoyu imzalayıp verdiği aracın üçüncü şahıslara satışında ödemenin nakit olarak verileceği konusunda anlaşıldığı, sanıkların 10.05.2009 tarihinde katılanı arayıp “aracı bir polis memuruna sattıklarını ancak vekaleti görmeden ödemeyi yapmadığını” belirterek katılandan aracın satışına dair Noter Vekalet Sözleşmesi istedikleri, katılan noterden satış vekaleti vermesine rağmen ödemenin yapılmadığı, katılanın ertesi günü sanıkları vakeletten azlettiği, olaydan sonra sanıkların işyerini boşaltıp terkettikleri dosya içerisine konulmuş, benzer olaylar nedeniyle sanıklar hakkında iddianame örneklerinin bulunduğu, sanıkların benzer suçlardan adli sicil kayıtlarının bulunduğu, dosyanın ve delillerin bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanıkların baştan itibaren dolandırıcılık kastıyla hareket ettikleri subüta erdiğinden;
Sanık B.. E.. mahkumiyetin ONANMASINA yerine olayın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu gerekçesi ile BOZULMASINA dair çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.