Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4949 E. 2014/20799 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4949
KARAR NO : 2014/20799
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/65964
MAHKEMESİ : Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2010
NUMARASI : 2010/76 (E) ve 2010/212 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın, faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Kardeş olan sanıklar F.. A.. ile S.. Ç..’in … Hububat Tarım Ürünleri Madencilik Gıda Petrol Tekstil İnşaat Nakliye Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti’nin ortakları olduğu, şirkette aynı zamanda müdürlük görevini yürüten sanık Fatma’nın, kardeşi olan diğer sanık D.. Ç..’e şirketin işlerini takip etmesi amacı ile genel vekaletname verdiği, sanık Durmuş’un da bu vekaletname uyarınca şirketin bankalarla olan ilişkilerini yürüttüğü, bankalardan alınan kredi işlerini takip ettiği, söz konusu şirkette şoför olarak çalışan katılan İ.. Ş..’in şikayeti üzerine yapılan tahkikat neticesinde, …. Hububat Tarım Ürünleri Ltd. Şti’nin İş Bankası Nevşehir şubesinden 115.000 TL limitli SMK kredisi ( Senedat Mukabili Kredi) almak için teminat olarak verdiği 17.600 TL bedelli, 26.12.2006 vade tarihli, borçlusu İ.. Ş.. olarak görünen senetteki keşideci imzasının İ.. Ş..’e ait olmadığının belirlendiği, senendi bankaya teminat olarak verirken arkasını şirket yetkilisi olarak sanık Fatma’nın imzaladığı iddiasıyla sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından yapılan yargılama sonucunda; sanıklar F.. A.. ve D.. Ç..’in savunmalarında; suça konu senedin şirketlerinde şoför olarak çalışan İ.. Ş..’den işe girerken teminat senedi olarak alındığını ve bu senedin katılan bankadan alınan krediye karşılık verilmediğini, kredi için taşınır ve taşınmaz malları üzerine ipotek konulduğunu beyan etmeleri, diğer sanık S.. Ç..’in ise, şirkette ortak olduğunu, ancak işlerle kardeşleri olan diğer sanıkların ilgilendiğini, kendisinin belirtilen tarihlerde askerde olduğunu ifade etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/03/1998 tarih ve 6/8 – 69 E. K. sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı da dikkate alınarak, kredinin tahsis edildiği tarihin ne olduğu, kredi sözleşmesinde kimin imzasının bulunduğu, suça konu senedin bankaya ne için ve hangi tarihte verildiği, hangi miktarda kredi kullandırıldığı ve kredi karşılığında başkaca teminat alınıp alınmadığı hususlarının katılan Türkiye İş Bankası A.Ş’den ayrıntılı bir şekilde sorulup, buna ilişkin kayıt ve belgelerin onaylı suretlerinin getirtilip dosya içerisine alınmasından sonra, her bir sanığın suça ne şekilde katıldığının tespit edilmesi sonucu, sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık S.. Ç..’in şirket ortağı olmak dışında, yüklenen suçlara katıldığına ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu denetime olanak verecek şekilde karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/12/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.