Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4806 E. 2014/20576 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4806
KARAR NO : 2014/20576
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/138183
MAHKEMESİ : Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/11/2010
NUMARASI : 2009/221 (E) ve 2010/334 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık resmi belgede sahtecilik (değişen suç vasfına göre özel belgede sahtecilik)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı Kontrol memurluğu tarafından,elektronik eşya alım satımı yapan ve aynı dosya kapsamında yargılanan temyiz dışı sanık A.. B.. adına kayıtlı olan işyerinde yapılan denetim neticesinde; işletmenin sahibi ve yetkilisi olan temyiz dışı sanık A.. B..’un, 01.04.2006-05.12.2006 tarihleri arasında, sanık A.. B..’u, söz konusu iş yerinde fiilen çalışmadığı halde sigortalı olarak çalıştığına dair sigortalı bildirimlerinin düzenleyerek katılan kuruma gönderdiği, bu şekilde sanığın nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve özel belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanığın mahkumiyetine esas alınan, Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığında görevli Kontrol memuru A.K..tarafından, 19.04.2007 tarihli düzenlenen soruşturma raporu ve Teftiş Kurulu Başkanlığı sigorta müfettişi D. İ..’in olaya ilişkin düzenlediği 12.10.2007 tarihli soruşturma raporunun temin edilerek dosya içerisine eklenmesi ve ayrıca sahte olduğu iddia edilen 01.04.2006-05.12.2006 tarihlerine ait sahte sigorta bildirimlerine ilişkin belgelerin temin edilip bildirim üzerine kurumca ne işlem yapıldığı, primlerin ödenip ödenmediği belirlenip sahteciliğin ne şekilde yapıldığının net bir şekilde belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucunda hüküm verilmesi,
2-Kabule göre de;
a- TCK’nın 53. maddesinin (4). fıkrasında kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında aynı maddenin birinci fıkrasının uygulanmayacağının öngörüldüğü gözetilmeden; özel belgede sahtecilik suçundan verilen kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin (1). fıkrasının uygulanmasına karar verilmesi,
b-Kabule göre de; sanığın, tekerrüre esas alınan sabıkasında yer alan karşılıksız çek keşide etme suçunun, 6273 sayılı Kanun ile suç olmaktan çıkartılarak idari yaptırıma dönüştürülmüş olduğu ve silinme koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, tekerrüre esas alınmayacağı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi gereğince sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.