Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4760 E. 2014/20638 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4760
KARAR NO : 2014/20638
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/81963
MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/06/2010
NUMARASI : 2008/863 (E) ve 2010/433 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın THY ile herhangi bir bağlantısı olmadığı ve buna ilişkin reklamların yayınlaması işi bulunmadığı halde şikayetçiye kendisini çevresi geniş bir kişi olarak tanıtıp, çeşitli bürokratlar ve iş adamlarını tanıdığını, THY’nin sigortacılık faaliyetlerini yürüttüğünü, bu kurumun reklamlarının şikayetçinin şirketine verilmesi için aracılık yapabileceğini söyleyerek, komisyon olarak 250.000 USD ve 40.000,00TL para aldığı, THY’nin cevap yazıları ve THY Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yapan tanık H.. T..’nun müşteki ifade ve iddialarını doğruladığı anlaşıldığından, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 61. maddesi gereğince hapis cezasının belirlenmesi sırasında, sanığın kastının yoğunluğu ve elde ettiği menfaat göz önünde bulundurularak sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.