Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4732 E. 2014/20891 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4732
KARAR NO : 2014/20891
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/123803
MAHKEMESİ : Şişli 9. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2009
NUMARASI : 2008/1502 (E) ve 2009/1474 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, yolda yürümekte olan şikayetçilere yaklaşıp, kız kardeşini taciz eden şahıslar olduğunu, şikayetçilerin bu şahıslara benzediğini, elinde telefon numaraları olduğunu söyleyerek kontrol etmek amacıyla şikayetçilerden cep telefonlarını istediği, şikayetçilerin sanığa cep telefonlarını kontrol etmesi için verdikleri, sanığın numaralara baktıktan sonra kız kardeşini çağıracağını söyleyerek şikayetçilerin yanından uzaklaşmaya başladığı, sanığın taksiye binip kaçacağını anlayan şikayetçilerin sanığa engel oldukları ve cep telefonlarını sanıktan aldıkları, sanığı yakalayarak emniyet ekibine teslim ettikleri, bu suretle sanığın hırsızlığa teşebbüs suçunu işlediğinin iddia ediliği olayda; sanık beyanı, şikayetçi ve tanık ifadeleri, yakalama tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiş, sanığın hileli davranışlarla cep telefonlarını şikayetçilerden alması ve kontrol eder gibi görünüp kız kardeşini çağıracağı bahanesiyle uzaklaşması ile tüm aşamalarda hile kullanması nedeniyle, eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğu yönünde bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın, iki şikayetçiye yönelik dolandırıcılık suçunu tek fiille işlemesi karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43/2 maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde iki ayrı suçtan hüküm kurulması,
2-Dolandırıcılık suçunda, hırsızlık suçundan farklı olarak hileli davranışlarla temin edilen menfaatin sanığın hakimiyet alanına girmesiyle suçun tamamlandığı gözetilmeksizin, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi gereğince teşebbüs indirimi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini,
3-Dosya içerisindeki adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,
4-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 10/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.