Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4708 E. 2014/20711 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4708
KARAR NO : 2014/20711
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/120411
MAHKEMESİ : Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2010
NUMARASI : 2010/302 (E) ve 2010/436 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; katılanın Konya ilinde kömür satışı işi ile iştigal ettiği, suç tarihinde sanığın katılana ait işyerine geldiği, Birebir Eğitim Kurumları Başkanı olarak kendisini tanıtarak apartmanına kömür almak istediğini söylediği, yapılan anlaşma gereği sanığa 25 ton kömür satıldığı, sanığın 27/11/2009 keşide tarihli 12.300 TL bedelli üzerindeki yazılar silinerek sonradan oluşturulmuş, sahte çeki verdiği, sanığın almış olduğu kömürleri pazarda satmak isterken yakalandığı, sanık mahkeme aşamasındaki savunmasında suçlamayı kabul etmediğini, çeki M. A.. isimli kişiden aldığını, savcılıkta alınan ifadesinde çeki aldığı kişinin M. Ç.. olduğunu, kolluktaki ifadesinde ise çeki M. M..’dan aldığını beyan ettiği olayda, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için, kriminal raporunda çekin üzerinin silinerek yeniden yazıldığının tespit edildiği dikkate alınarak keşidecisi olan …. Bes. ve Süt Ürn. San. Tic. Ltd. Şti yetkilisi dinlenmek suretiyle çekin ellerinden ne şekilde çıktığının tespit edilmesi, sanığın çeki aldığını beyan ettiği M. A..’ın kimlik bilgilerini ibraz ettiği TC kimlik numarasından belirlenerek olaya ilişkin tanık olarak ifadesine başvurulup, çekteki ciro imzasının kendisine ait olup olmadığı hususunun ve çekin ne şekilde eline geçtiğinin sorulması, sanık, keşideci ve tanığın yazı ve imza örnekleri alınarak, çekteki yazı ve imzaların bu kişilere ait olup olmadığının belirlenmesi için çek üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeyerek, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.