Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4666 E. 2014/21003 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4666
KARAR NO : 2014/21003
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/103026
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/11/2010
NUMARASI : 2009/54 (E) ve 2010/347 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden Yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; Bereket…Ltd. ticari ünvanlı şirketin (yetkilisinin M. Y..olduğu belirtilen) Yapı Kredi-… şubesi nezdinde bulunan hesabından düzenlenmiş, hamiline, 20.01.2006 keşide tarihli 4.650 TL bedelli, keşidesici Bereket…Ltd. yetkilisi olarak görünen, 0258115 seri no’lu suça konu çek yaprağı arkasına birinci ciranta mağdur A.. Ş.. adını yazıp, imzalaması ve vekili vasıtasıyla 17/04/2006 tarihli talebiyle icra takibine konu etmesi eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu idda edilen somut olayda;
I)”Resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararına yönelen sanık müdafinin temyiz itirazının incelenmesinde;
Sanık “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı temyizi değil, itirazı kabil nitelikte olduğundan, 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesine göre, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, sanık müdafiinin 25/11/2010 havale tarihli dilekçesiyle vaki başvurusu “itiraz” niteliğinde kabul edilerek, gereğinin merciince takdir ve ifasını temin amacıyla mahalline iletilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE,
II)”Nitelikli dolandırıcılık” suçundan verilen “mahkumiyet” hükmüne yönelen sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mağdurun aşamalardaki anlatımlarında genel olarak;… Ltd. Yetkilisi M. Y..’ın ricasıyla sanıktan nakit temini için irtibata geçtiklerini, alınan paraya karşılık 18/02/2006 keşide tarihli 15.000 TL’lik şirket çekini cirolayarak sanığa verdiklerini ancak suça konu çek yaprağının bilgisi-rızası dahilinde kendisi tarafından cirolanıp verilemediğini söylemesi, sanığın ise; çekleri köylüsü olan mağdur Adnan’dan var olan alacağına karşılık “cirolanmış” vaziyette aldığını, birinci cirolarla herhangi bir ilgisinin olmadığını savunması, soruşturma evresinde alınan 21.01.2009 tarihli bilirkişi raporunda da suça konu çekteki 1. ciro yazı-imzasının mağdur Adnan’a ait olmadığının tespit olunmasına karşılık, sanığın eli ürünü olduğuna dair bir görüşe yer verilmemiş bulunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi amacına yönelik olarak; öncelikli suça konu çekin “önceden doğmuş bir borcun ifası nedeniyle verilip verilmediği” hususunda oluşan kuşkunun giderilmesi, Bereket…Ltd.. ünvanlı şirketin suç tarihi itibariyle temsil ve ilzama yetkilisinin (ve temsil şeklinin) kim olduğunun öğrenilmesi, M. Y.. adlı kişinin iddia ve savunmalar doğrultusunda tanık sıfatıyla dinlenmesi, gerektiğinde suça konu çekin ön ve arka yüzündeki yazı, rakam ve imzaların sanık, mağdur Adnan ve M. Y.. veya Bereket…Ltd. ünvanlı şirket yetkilisinin olup olmadığının uzman bilirkişiden alınacak raporla açıklığa kovuşturulması, sanık hakkındaki Çerkezköy C. Başsavcılığının 2006/2581 soruşturma no’suna tefrik olunan (tefecilik suçundan) evraken akıbetinin araştırılması, 1.ciro yazı-imzasının sanığa veya sanık tarafından yönlendirilen üçüncü kişiye ait olduğuna dair sübut delillerinin denetime elverişi biçimde ortaya konulması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.