Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4550 E. 2014/16747 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4550
KARAR NO : 2014/16747
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/95833
MAHKEMESİ : Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2010
NUMARASI : 2009/173 (E) ve 2010/279 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
A.Çelik İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin yetkilisi olan sanığın, katılan K.. A…’den çekmiş olduğu krediye teminat olarak borçlusu H. K.Şirketi olan 04.10.2005 ödeme tarihli 22.040 TL’lik bono verdiği, sanığın kredi borcunu ödeyememesi üzerine banka tarafından senedin günü geldiğinde H. K. şirketine başvurulduğunda senedin kendilerine ait olmadığını beyan ettikleri, banka tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesine göre senetteki imzanın Hisar Kilit Şirketinin yetkilisi olan S. A.’a ait olmadığı, sanığın eli ürünü olmasının da kuvvetle muhtemel olduğunun belirtildiği, böylece sanığın bankadan kullandığı krediye karşılık sahte senet vererek resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda ; sanık F.’ın aşamalarda değişmeyen istikrarlı savunmalarında senedi ticari ilişki içerisinde olduğu H. K. şirketinden aldığını, senedi H.K.şirketinin diğer ortağı H. G.’in imzaladığını beyan etmesi, sanık müdafiinin de A. Ç.şirketi ile H. K. şirketi arasında ticari ilişki olduğuna dair şirkete ait defter ve belge ibraz etmesi ve mahkemece katılan banka tarafından aldırılmış bilirkişi raporuyla yetinilmesi karşısında ; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, her iki şirketin muhasebe kayıtları getirtilerek suça konu senedin verildiğine dair aralarında ticari ilişki olup olmadığının tespiti, H. K.şirketinin diğer ortağı ve yetkilisi olan H.G.’in sanık savunması doğrultusunda beyanı alınıp imza örnekleri temin edilerek yeniden bilirkişi raporu aldırılması, ayrıca katılan bankadan sanığın kullanmış olduğu kredinin niteliği sorularak senedin kredi alındıktan sonra mı yoksa alınmadan önce mi verildiği tespit edilerek önceden doğmuş borç karşılığında verilip verilmediğinin tartışılması ve sonucuna göre sanığın sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.