Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4389 E. 2013/10903 K. 11.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4389
KARAR NO : 2013/10903
KARAR TARİHİ : 11.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, tehdit, yaralama
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır.Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına,vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Katılan …’nin kendisine ait olan ve kiraya verdiği dairesine çok fazla insanın girip çıkması nedeniyle aynı apartmanda oturan sanıklar … ile aralarında tartışma yaşandığı, tartışma esnasında sanık …’in evinin balkonundan …’ye hitaben ” Biz Dersimliyiz sizi burada yaşatmayız ” şeklinde tehdit ettiği, ardından sanık …’nün katılan …’ye yumruk atarak yaraladığı ve gözlüğünün yere düşerek kırılmasına neden olduğu, çevredekilerin katılan …’yi olay yerinden uzaklaştırdıkları, aynı gün diğer katılan …’ın arkadaşı olan …’nin yanına arabasıyla geldiği, aynı olay nedeniyle çıkan tartışmada sanık …’ın katılan …’ı yaraladığı, tüm sanıkların tahrikiyle katılan …’a ait aracın camlarının kırıldığı, katılan …’ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde yaralandığı ve bu şekilde sanıkların mala zarar verme, tehdit ve yaralama suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda; tüm sanıkların savunmalarında üzerine atılı suçları işlemediklerini beyan etmeleri, katılan …’ın sanıkların da bulunduğu duruşmada aracına zarar veren ve kendisini yaralayan kişiler arasında sanıkların olmadıkları şeklindeki beyanı, katılan …’nin yaralandığına dair vücudunda herhangi bir lezyon olmadığına ilişkin adli muayene raporu ve olayın kalabalık bir grup arasında cerayan etmesi karşısında, “kuşkudan sanık yararlanır” (in dubio pro reo) ilkesi gereğince sanıkların cezalandırılabilmeleri için her türlü şüpheden uzak,kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 11/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.