Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4315 E. 2014/20120 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4315
KARAR NO : 2014/20120
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/94321
MAHKEMESİ : Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2007
NUMARASI : 2007/130 (E) ve 2007/367 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık hakkında TCK 158/1-e. maddesi gereği nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken TCK 158/1-son hükmüne aykırı davranılarak sanık hakkında suçtan elde edilen manfaatin iki katından daha az bir meblağda adlî para cezasına hükmedilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Sanık Eflatun’un Ankara… ilçesi ..Köyü ‘nde hisseli taşınmazlarının bulunduğu, müşteki A. Y..(B..)’ın da müşterek muris nedeni ile hisseli taşınmazlarda hissedar olduğu, sanık Eflatun’un da akrabası olan müşteki Ayten’in bilgisi ve oluru dışında onun adına da 2005 ve 2006 yıllarında doğrudan gelir desteği başvurusu için müşteki Ayten’in adına belge ve beyannameler düzenleyip İlçe Tarım Müdürlüğü’ne her yıl için ayrı ayrı olmak üzere belgeler ibraz ettiği , İlçe Tarım Müdürlüğü’ünce de Bakanlar Kurulunca tespit edilen destek oranları dikkate alınarak müşteki A. Y.. adına 2005 ve 2006 yıllarında toplam 9.237 YTL destek tahakkuk ettirilip Tarım Bakanlığı ‘na bildirildiği buradan da hazine vasıtası ile A. Y.. adına bu paranın bankaya yatırıldığı, sanık Eflatun’a 4.3.2005 tarihinde 4.655 YTL , 26.9.2005 tarihinde 1.788 ve 5.1.2006 tarihinde 2.794 YTL olmak üzere toplam 9.237 YTL ödeme yapıldığı, daha sonra müşteki Ayten’in kendi hissesi için 2006 yılında doğrudan gelir desteği için müracaatında kendi adına daha önce başvurunun bulunduğunun tespiti üzerine durumun ortaya çıktığı, böylece sanığın zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda, dosyadaki tapu kayıtlarından sanık ile şikayetçinin arsalarda hissedar olduklarının anlaşılması, sanığın sadece 2004 yılında DGD talebinde bulunduğunu beyan etmesine karşın mahkeme tarafından bu konuda bir araştırma yapılmaksızın hangi arsalar için DGD yardımı alındığına dair belgeler getirilmeden mahkemece 2005 ve 2006 yıllarında sanığın şikayetçi adına doğrudan gelir desteği telbinde bulunduğunun kabul edilmesi ile TCK 43. maddenin uygulanması, sahte kimlik ile çekilen paralarda sahte kiimliklerin aldatıcılık kabiliyeti bulunup bulunmadığının tartışılmaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, öncelikle TCK 43. maddenin uygulanıp uygulanmayacağının tayini bakımından 2004 -2005 ve 2006 yıllarına ait başvuru evraklarının tamamının Bala İlçe Tarım Müdürlüğü’nden getirtilip incelenmesi ve sanığın hangi yıl ya da yıllarda şikayetçi adına DGD başvurusunda bulunduğunun tespit edilmesi, mağdur adına onun hissesine düşen bölümlerin sanık tarafından ekilip ekilmediğinin, onun kullanılmasına muvafakatinin olup olmadığının mağdurdan sorulması, tarım arazi ve üretim belgesini düzenleyen muhtarın duruşmada tanık sıfatıyla dinlenmesi, mahallinde keşif yapılarak suç tarihinde bu parsellerde tarımsal faaliyette bulunulup bulunulmadığı ve kim tarafından ekilip kullanıldığının araştırılması ile suça konu belgelerin nitelikleri ve unsurlarının da değerlendirilmesinden sonra sonuçlarına göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya dayanılarak yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre;
Sanık hakkında “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçundan kurulan hüküm yönünden, hükümden sonra, 08.02.2008 günlü 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK.nın 231. ve TCK’nın 7/2. maddeleri gereğince değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.