Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4311 E. 2014/21079 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4311
KARAR NO : 2014/21079
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/176434
MAHKEMESİ : Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/01/2011
NUMARASI : 2010/15 (E) ve 2011/14 (K)
SUÇ : Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için,Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez,şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler,bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır. Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili
kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanığın, çok eskiden beri tanıdığı ve komşusu olan mağdur Y.. G..’ün borçlu, sahibi olduğu …. İnşaat Turizm Sanayi Limited Şirketi’nin alacaklı olduğu 20.11.2005 tanzim, 20.06.2006 vade tarihli ve 62000 TL meblağlı senedi sahte bir şekilde tanzim ettiği, akabinde bu senedi A.. Ş..’ne ek teminat olarak vererek kredi çektiği, daha sonra sanığın çektiği kredi taksitlerini ödeyememesi üzerine mağdur banka tarafından senette borçlu olarak gözüken mağdur Y.. G.. hakkında icra takibi yapıldığı, mağdurun senedi kendisinin vermediğini söyleyip şikayette bulunması üzerine durumun ortaya çıktığı, bu şekilde sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Sanığın, 25/11/2005 tarihli A. G..’e ait sahte senede istinaden kredi çekmesi ile ilgili olarak sanık hakkında ayrı bir soruşturma yürütülerek, Sincan 2. Ağrı Ceza Mahkemesi’nin 31/12/2009 tarihli kararıyla TCK’nın 204/1 ve 158/1-j maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verildiği, söz konusu kararın, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 04/12/2013 tarih ve 2012/18203 Esas ve 2013/19179 Karar sayılı ilamıyla onandığı, daha sonra sanığın bu defa 20/11/2005 tarihli Y.. G..’e ait sahte senede istinaden aynı bankadan kredi çekmesi ile ilgili olarak da dava konusu dosyada ayrı bir yargılama yapılarak, yine sanığın TCK’nın 204/1 ve 158/1-j maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verilmiş ise de, söz konusu senetlerin aynı bankaya karşı aynı kredi ilişkisi kapsamında verildiği, söz konusu 20/11/2005 tarihli senedin daha önce hakkında mahkumiyet kararı verilen 25.11.2005 tarihli senetle birlikte verilmesi nedeniyle eylemin tek bir nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu halde aynı fiil nedeniyle kesinleşmiş hüküm bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.