Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4256 E. 2014/20957 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4256
KARAR NO : 2014/20957
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/94700
MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2010
NUMARASI : 2010/432 (E) ve 2010/493 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Sanığın, katılanın iş yerinde mal satın alma işi ile görevli olarak çalıştığı, katılanın talimatı doğrultusunda İstanbul’da sebze meyve hali toptancılarından katılan adına mal alıp paralarını ödediği, ancak 06.09.2005 tarihinden yaklaşık üç ay öcesinden itibaren sanığın, katılanın kendisine mal almak amacı ile teslim ettiği paraları katılanın işlerinin iyi gitmediğinden bahisle mal aldığı kişilere ödemeyip, veresiye açık hesap mal bağlantısı yaparak kendisine verilen paraları mal edindiği iddia edilen olayda;
Katılanın, sanığa hangi tarihte, kimden hangi mal alımı için ne kadar para verdiği, sanığın, kimden hangi mal alımı ve fatura karşılığında ödemesi gereken miktarı ödemediğine ilişkin hiçbir somut bilgi olmaması karşısında; katılanın ve sanık tarafından katılan adına mal alımı yapılan kişi ve firmaların defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak sanığın, katılan adına alıp ödemediği mal miktarı ve katılanın sanığa bu amaçla verdiği para miktarının tespit edilerek elde edilecek sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,
TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.