Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4240 E. 2014/20125 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4240
KARAR NO : 2014/20125
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/94022
MAHKEMESİ : Milas 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/06/2010
NUMARASI : 2008/257 (E) ve 2010/442 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
60 yaşlarında ve bekar olan katılanın, evlenmek istemesi nedeniyle tanık Kemal Savaşkan’dan yardım istediği, tanığa daha önce kayınbiraderinin eski eşinin yeniden evlenmek istediğini söyleyen ve kendisini M. K.. olarak tanıtan sanık M.. T..’ın evine geldikleri, burada kendisini gül İsmİyle tanitan dİğer sanik H.. D.. İle katılanın evlenmek için anlaştıkları, daha sonra birlikte katılanın evine geldikleri, katılanın sanık Mustafa ‘ya 1.000 TL, diğer sanığa da altın bilezik , yüzük ve küpe alıp verdiği, sanık Havana’nın katılan ile birlikte üç gün aynı evde kaldıktan sonra takıları alıp ortadan kaybolduğu iddia edilen olayda;
Katılanın, 03.02.2009 tarihli duruşmadaki “… 3 gün karı koca hayatı yaşadık, birlikte olduk, 3 günün sonunda resmi nikah işlemlerine başlıyacaktık …” şeklindeki beyanı karşısında; karşılıklı sözlü anlaşma sonrası resmi nikah işlemlerine başlanması aşaması öncesi ve sırasında bir takım hediyelerin alınmasının mutad davranış şekli olması, resmi nikah işlemlerine başlanılmış olması halinde katılanın evleneceği beyanın gerçek ismini öğrenebilecek-bilebilecek durumda bulunması gibi hususlar dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; sanık H.. D..’ın yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı, tarafların bir araya gelmelerine aracılık yapmaktan öte suç tanımına uyan fiili bulunmayan sanık M.. T.. hakkında da beraat kararı verilmesi yerine yazılı gerekçeyle mahkumiyetlerine hükmolunması,
Kabule göre de ;
Sanık M.. T.. hakkında kurulan hükümde;5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.