Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4217 E. 2014/20456 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4217
KARAR NO : 2014/20456
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/91743
MAHKEMESİ : Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2010
NUMARASI : 2010/135 (E) ve 2010/262 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de,Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Katılanların, sanıklardan C.. I..’ın başkanı, S.. K.. ve M.. E..’ün yönetim kurulu üyesi, diğer sanıklar M.. Y.. ve M.. E..’ın denetim kurulu üyesi olduğu Binyapı isimli konut yapı kooperatifine üye olup, yüksek meblağlardaki aidatları ödemelerine rağmen kooperatifin herhangi bir faaliyette bulunmadığı, sanıklardan M.. E..’ın kooperatifin başkanı gibi davrandığı, kendilerini karşıladığı ve ilgi gösterdiği, sanığın başka bir kooperatifin başkanı olup tamamladığı evlerin bulunmasına kandıklarının iddia edildiği somut olayda; katılanlar vekilinin şikayet dilekçesine göre sanıkların katılanlara Dedeman Otel’in arkasında bir arazi gösterip, bu araziyi satın aldıklarını söyleyerek katılanlara üye olmaları konusunda güven telkin etiklerinin ileri sürülmesine karşın, sanık M. E..’ın arsanın satın alınmadığını, kat karşılığı sözleşme yapıldığını, bu sözleşmenin de arsa sahiplerince haklı nedenle feshedildiğini savunduğu gözetilerek suçun unsurlarının tespiti bakımından, söz konusu arazinin kime ait olduğu, bu arazi ile ilgili olarak
yapılmış kat karşılığı inşaat sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, böyle bir sözleşme var ise neden feshedildiğinin araştırılması, katılanların toplanan paralara karşılık kooperatifin hiç bir faaliyetinin bulunmadığını, göstermelik olarak kurulduğunu beyan etmeleri karşısında; sanık M.. Y..’in savunmasında kooperatife ait makbuzların üzerinde tahsilatı yapan kişi olarak görünen S. A..’nın diğer sanık M.E..’ın başkanı olduğu …. Konut Yapı Kooperatifinin personeli olduğunu söylemesi ve bu kooperatif ile suça konu Binyapı isimli kooperatifin adreslerinin de aynı olması gözetilerek bu hususla birlikte sanıkların proje çizimi, reklam ve resmi harcamalar için paraların harcandığına ilişkin savunmalarına karşı, kooperatife ait defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak suça konu kooperatifin gerçekten haksız menfaat temin etmek için kurulup kurulmadığı değerlendirilip sonucuna göre; sanıkların kendilerine tevdi edilen paraları uhdelerinde tutarak zimmet suçunu işleyip işlemedikleri de gözetilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.