Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4198 E. 2014/20196 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4198
KARAR NO : 2014/20196
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/86810
MAHKEMESİ : İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/07/2010
NUMARASI : 2010/200 (E) ve 2010/196 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle
Dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık R.. K..’ın kiraz mevsiminde K.. ilçesi S… Köyüne geldiği, kiraz bahçelerini gezdiği, fiyatları öğrendiği, alıcı olduğu, katılan ile muhatap olduğu, katılan ile sanığın kiraz satışı için pazarlık yaptıkları, ilk pazarlık sırasında sanığın nakit olarak 2.000 TL parasının bulunduğunu, ancak öğleye kadar bankadaki hesabına 6.000-7.000 TL daha paranın yatacağını söyleyerek itimat telkin ettiği ve bu parayı almak adına bankaya gittiği, mesai bitimine yakın tekrar köye geldiği, hesabına paranın yatmamış olduğunu beyan ederek yanında bir müşteri çeki olduğu, fakat çekin 4.800 TL tutarında bulunduğunu, bakiye alacak için de ayrıca senet vereceğini söylediği, bu nedenle çeki ve senedi alan katılan Günay’ın kirazları sanığa teslim ettiği, malları çek ve senedi aldıktan sonra verdiği, sanığın daha da güven uyandırmak için çekin keşide tarihi beklemeyeceğini, 10 gün içinde nakit ödemede bulunup çek ve senedi geri alacağını açıklayarak ayrıldığı, sonrasında katılanın çeki bankaya ibraz ettiğinde, söz konusu çekin tümüyle sahte olduğunun anlaşıldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, sanığın talimat ile alınan beyanında suça konu çeki araba alım satımı neticesinde, A. Ş.. ve Ş.. İ.. isimli kişilerden aldığını beyan ettiği ve bu kişilerin açık adres bilgilerini de mahkemeye vermiş olması karşısında, söz konusu şahısların tanık olarak dinlenilerek, gerçekte sanık ile araba alım satımı yapıp yapmadıkları, yaptılar ise suça konu çekin kendileri tarafından verilip verilmediğinin belirlenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.