Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/4077 E. 2014/20177 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/4077
KARAR NO : 2014/20177
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/98276
MAHKEMESİ : İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2010
NUMARASI : 2009/1005 (E) ve 2010/875 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılanın, iş yerinin önünde kardeşleri Ahmet ve T. D… ile para meselesi yüzünden tartıştığı sırada, yanlarından geçmekte olan araçta bulunan sanığın araçtan inerek katılan ve kardeşlerinin yanına geldiği ve kendisinin polis olduğunu, ayrılmazlarsa hepsini emniyete götüreceğini söylediği, katılanın da kardeş olduklarını beyan ettiği ve kavgayı sonlandırdıkları, bunun üzerine sanığın tekrar aracına binerek yola devam ettiği, ertesi gün sanığın, katılanın işyerine giderek kendisini başkomiser Tamer olarak tanıttığı ve polis olan yeğeninden izinsiz olarak aldığı polis kokartını da göstermek suretiyle güven sağladığı, daha sonra bir gün önceki kavganın sebebini sorduğu, katılanın da 7-8 ay önce bir fabrikaya 120.000 TL değerinde çek vererek mal aldıklarını, fabrikanın ise malları teslim etmeyip kendilerini oyaladığını, fabrika sahibi O. B..isimli şahsın da fabrikayı kapatıp Bodrum’da otel açtığını, bu nedenle kardeşleri ile aralarında tartışma çıktığını beyan etmesi üzerine, sanığın kendisine yardımcı olabileceğini, A. Ç.. ve adamlarını tanıdığını, işi onlara bir bedel karşılığında hallettirebileceğini söylediği, sanığa inanan katılanın 750 TL’yi sanığa verdiği, ertesi gün sanığın katılanı arayarak adamları Bodrum’a gönderdiğini, O. B..’ı bulduklarını ve çekleri karşılığında 238.500 TL değerinde dört parça senet imzalattıklarını beyan ettiği, aynı gün katılanın işyerine giderek alacaklısı katılan M.D.., borçlusu G. T.. ve kefili O. B..olan ve kendisi tarafından sahte olarak oluşturulan dört adet senedi katılana verip işi gördürdüğü adamların dönecek yol paraları olmadığından bahisle 500 TL daha istediği, ancak katılanın parası olmadığını, sonra ayarlayacağını söylediği, sanığın aynı gün akşam üzeri katılanı arayarak parayı hazırlamasını istediği, ertesi gün de katılanın iş yerine gittiği ve katılandan 90 TL aldığı, paranın kalanı için de katılanı aramaya devam ettiği, katılanın durumdan şüphelenerek senetleri alıp Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gittiğinde senetlerin sahte olduğunu, T.. A.. isimli bir polisin de bulunmadığını öğrendiğini, ertesi gün paranın kalanını ödeyeceğini söyleyerek sanığı iş yerine çağırdığı ve işyerine para almak üzere giden sanığın, polis tarafından yakalandığının iddia ve kabul olunduğu somut olayda; sanığın, atılı suçu Emniyet Genel Müdürlüğü’nün maddi varlıklarından olan polis kokartı kullanarak işlemiş olması karşısında, eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 02/12/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.