Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/40 E. 2013/7606 K. 25.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/40
KARAR NO : 2013/7606
KARAR TARİHİ : 25.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala Zarar Verme, Basit Yaralama, Hakaret
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan sanıklar …, …, … müdafii ile katılan sanıklar … ve …’ın temyiz dilekçelerinin içeriklerine göre temyiz istemlerinin katılan sanıklar … ve … hakkında kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Katılan sanıklar ….ve …’ın ikamet ettikleri evin karşısında bulunan ve diğer katılanların çalıştıkları … merkezinin üstünde köpek sesi duymaları üzerine daha önceden kaybettikleri köpek olup olmadığını kontrol etmek için bu yere geldikleri, köpeğin kendilerine ait olmadığını görüp işyerinden ayrıldıkları esnada Kibele güzellik isimli işyerinin sahibi olan katılan … ile karşılıştıkları ve binaya izinsiz girip girmeme hususunda tartıştıkları, akabinde kavga çıktığı bu çerçevede katılan sanık …’ın katılan …’ı elinde falçata olduğu halde basit tıbbi müdahale giderilebilecek nitelikte yaraladığı, sanık …’un elinde çekiç olduğu halde katılan …’ı travmatik bulgu tarif edilemeyecek şekilde yaraladığı, katılan sanıklar Nuh ile Birkan’ın katılan …’e hakaret edip Hakan’a ait güzellik salonunun kapısını kırdıklarının iddia edildiği olayda,
1-Sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık hakkında yaralama suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre hükmün 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 5219 Sayılı Kanunun 3-B maddesi ile değişik 1412 Sayılı CMUK’nun 305/1.maddesi gereğince hüküm tarihine göre, temyizi mümkün olmadığından katılan sanıklar …, …, … müdafiileri ve katılan sanık …’ın bu suçtan kurulan hükme yönelik temyiz isteğinin aynı kanunun 317.maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,
2-Sanık … hakkında hakaret, sanık … hakkında hakaret ve mala zarar verme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanıklar …, …, … müdafiileriinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3-Sanık … hakkında yaralama ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
a-) Oluşa ve delillere göre, sanığın babası ile birlikte kaybolan köpeğini aramak için katılan sanık …’ın da işyerinin bulunduğu binaya geldiği, sanığın hırsızlık yaparken yakalanmadığı halde katılan …’ın durumundan şüphelenerek, binada ne aradıklarını sorup aldığı cevap ile tatmin olmaması üzerine, kavga başlattığı ve diğer işyeri çalışanlarının yardımı ile sanığa etkili eylemde bulunarak … yerinde bir odada zapt altına aldırdığı, kapıya nöbetçi diktiği ortamda, sanığın içeride bulduğu çekiç ile bulunduğu ortamdan kurtulmaya yönelik mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarını işlediğinin anlaşılması karşısında, hakkında 5237 sayılı TCK.nun 25 ve 27/2 maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Kabule göre de;
b-) Sanık hakkında yaralama suçundan hüküm kurulurken, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 250/13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde ön koşul olarak işaret olunan zarar kavramı kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olup manevi zararların bu kapsamda değerlendirilmeyeceği cihetle; somut olayda herhangi bir zararın bulunmadığı gözetilmeden, zarar karşılanmadığından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanıklar …, …, … müdafiileri ve katılan sanıklar … ile …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.4.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.