Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3978 E. 2014/20290 K. 03.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3978
KARAR NO : 2014/20290
KARAR TARİHİ : 03.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/88132
MAHKEMESİ : Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2010
NUMARASI : 2010/543 (E) ve 2010/795 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, asker arkadaşı olan katılan M.. G..’in yanına misafir olarak geldiği, konuştukları esnada elinde 6.300 gram altın olduğunu, bunları satmak istediğini söylediği, katılan M.. G..’in bu durumdan arkadaşı katılan H.. A..’a bahsettiği, sanıktan numune altın istemeleri üzerine, temyiz dışı sanık M. Y..ı’nın 8,5 gram altın getirdiği, katılan H.. A..’ın 2.500 TL parayı M.. G..’e, M.. G..’in ise sanığa verdiği ve Manisa ilinde buluşup altınların devamını görmek üzere anlaştıkları, birkaç gün sonra katılanların birlikte Manisa iline gittikleri, katılan H.. A..’ın hesabından 20.000 TL para çektiği, M. G..’in parayı sanığa vererek altınları getirmesini beklediği esnada, sanığın paranın içinde bulunduğu çanta ile kaçmaya başladığı, bu suretle sanık hakkında dolandırıcılık suçunu işlediğnin iddia edildiği olayda; sanık ikrarı, katılan beyanları, tutanaklar, makbuz ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın mahkumiyetine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Mahkemece dayanılan gerekçelere göre, temel hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırın üzerinde tayin edilmesinde bir isabetsizlik yok ise de, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler esas alınarak takdirin kullanılmasıyla alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının üst sınırdan tayini,
2- Kabule göre de, sanığın, katılandan birkaç gün arayla 2.500 TL ve 20.000 TL almak suretiyle, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun’un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 03/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.