Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3934 E. 2014/20446 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3934
KARAR NO : 2014/20446
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/43819
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Ağır ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/04/2010
NUMARASI : 2009/165 (E) ve 2010/109 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, kardeşi İsmail’in münferiden temsil ve ilzama yetkilisi olduğu ….. Ltd. ticari ünvanlı şirketin Akbank/ Hopa şubesi nezdindeki hesabına bağlı olarak üretilip sahibine teslim edilmiş bulunan, suça konu 05/04/2008 keşide tarihli, 4.000 TL bedelli, Z 0017830 seri no’lu Yunus Merttürk meçhul şahsı namına düzenlenmiş, keşideci olması gereken şirket müdürü İsmail’in imzasını ihtiva etmeyen çek yaprağını, yetkisi olmaksızın ve Y. M..’e Atfen birinci ciroyu yaparak (13/06/2009 tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre) akaryakıt aldığını söylediği katılan Ertan’a (Çavuşoğlu… Ltd. ) vermesi 07/04/2008 olan ibraz tarihinde çek bedelinin karşılığının bulundurulmayıp, ikinci ciranta katılanın vekili vasıtasıyla Kocaeli 1. İcra Dairesinin 2008/4689 E. sayılı dosyasında icra takibi yapmasına neden olması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak;
Sanığın suça konu çeki düzenlenmiş vaziyette Oto Murat… Ltd. ünvanlı şirket temsilcisi kardeşi İsmail’den aldığını, savunması, İsmail’in ise çeki boş olarak rızası dahilinde sanığa verdiğini belirtmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; suça konu çekte hamilin ve
birinci cirantanın Yunus Merttürk olduğu gözetilip bu kişinin sanıkla veya Oto Murat… Ltd. ile bağlantısının tespit edilmesi, gerektiğinde yazı, rakam, imza incelemesinin bu şahıs açısından da yaptırılması, 19/12/2008 tarihli şikayetten vazgeçme beyanına ilişkin belge ile şikayetçinin 03/11/2009 tarihli duruşmadaki beyanının irdelenmesi, katılandan kısmı ödemeye mavafakat edip etmediğinin sorulup sanık hakkında TCK’nın 168. maddesinin uygulanabilirliğinin tartışılması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma ve inceleme ile yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.