YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/39
KARAR NO : 2013/7330
KARAR TARİHİ : 22.04.2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, taksirle yaralama
…
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık … temyiz dilekçesinin içeriğinden hakkında verilen mahkumiyet kararları ile katılan sanık … hakkında verilen beraat kararını temyiz ettiği anlaşılmakla yapılan incelemede;
1-Katılan sanık … hakkında taksirle yaralama suçundan verilen beraat kararına yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;
Soruşturma ve koğuşturma evresinde katılan sanık …’den şikayetçi olmayan, 5271 sayılı CMK’nın 238.maddesi uyarınca, davaya katılma isteminde bulunmayan ve katılan sıfatını almayan sanığın, katılan sanık … hakkında verilen beraat hükmünü temyiz yetkisi bulunmadığından, temyiz inceleme isteğinin 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 317.maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Mala zarar verme, görev yaptırmamak için direnme ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkumiyet kararlarına dair sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
237 sayılı TCK’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar “başlıklı birinci bölümünde,265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme”suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir … için değil, görevine giren bir … için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeğe elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.03.2010 gün 9-259-47 sayılı kararında belirlendiği gibi,Olayın gelişimi sırasında sanığın,cebir ve/veya tehdit kullandığı polis memuru olan müştekiler suçun mağduru, kamu idaresi ise suçtan zarar gören konumundadır. “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçunun 5237 sayılı TCK’nun “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde düzenlenmiş olması da kamu görevlilerinin suçun mağduru olamayacakları anlamına gelmemektedir.Aksinin kabulü halinde, görevleri dışında kendilerine karşı cebir ve/veya tehdit kullanılması halinde işlenen bu suçların mağduru olacaklarında kuşku bulunmayan kişilerin, aynı suçlara görevlerinin ifası sırasında kamu görevlisi sıfatıyla maruz kaldıklarında ise suçun mağduru olmadıklarını ileri sürmek çelişkisine düşülecektir ki, bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Sanığın suçun yasal tanımında yer alan ve hukuksal anlamda tek bir fiili oluşturan davranışları, görevini ifa eden kamu görevlilerine karşı görevlerini yaptırmamak için gerçekleştirmiş olması nedeniyle aynı nev’iden fikri içtimaın koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan, sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın
43/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda; 155 hattına yapılan hırsızlık ihbarı üzerine olay yerine giden kolluk güçlerini, ihbara konu apartmanın duvarından atlayıp yol kenarında bekleyen … plakalı araca binmek isteyen iki şahsın farkedip yaya olarak kaçtıkları, olay sonrası devriye görevi ifa ederken kaçan şahısların binmeye çalıştıkları bahse konu araca rastlayan polis ekiplerinin dur ikazına uymayan sanığın sevk ve idaresindeki aracın kaçmaya başladığı, kendilerini takip eden kolluk güçlerinin havaya ikaz ateşi açmalarına rağmen sanığın ters yönde seyir ederek ve zik zaklar çizerek süratli bir şekilde aracı kullandığı, kendisinin durdurmak için yola barikat kuran polis araçlarına çarparak zarar verdiği, polis memuru …’in sanığın kullandığı aracı durdurmak için tekerleklerine ateş ettiği, açılan ateş sonucu yaralanan şahsın aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip elektrik panosuna çarparak durduğu ve araçtan inip kaçarken polisler tarafından yakalandığı anlaşılmakla, kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme ve trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçlarından mahkumiyetine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın birden fazla kamu görevlisine direnmesine rağmen hakkında verilen cezadan TCK 43.maddesi gereğince artırım yapılmaması ve adlı sicil kaydına göre tekerrüre esas daha ağır cezayı içeren mahkumiyeti bulunmasına rağmen, daha az cezayı içeren ilamın tekerrür uygulamasına esas alınması hususları aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 22.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.