Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3897 E. 2014/20393 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3897
KARAR NO : 2014/20393
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/311056
MAHKEMESİ : Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2011
NUMARASI : 2008/72 (E) ve 2011/96 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Evli olan sanıkların, yurt dışı seyahatlerinde bulunan katılan şirkete, indirimli uçak biletleri verme taahhüdünde bulunup bu hususta katılan şirket ile anlaştıkları, bir süre bu anlaşma çerçevesinde indirimli uçak bileti satarak güven ortamı sağladıkları ancak daha sonra katılan şirket tarafından, indirimli bilet almak için sanık İ.. C..’ın banka hesabına 27.03.2007 tarihinde 5.918 TL, 29.03.2007 tarihinde 12.398 TL ve 02.10.2007 tarihinde 16.654 TL yatırılmasına rağmen, söz konusu indirimli biletleri şirkete göndermedikleri gibi aldıkları paraları da iade etmedikleri, böylece nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya neden olmayacak ve denetime olanak verecek şekilde ortaya çıkartılması bakımından; olaya ilişkin varsa sözleşme bilgileri ve şirket ödeme ve muhasebe kayıtlarının getirtilmesi, indirimli uçak biletinin satış işlemlerinin ne kadar sürede yapıldığı buna karşılık katılan şirkete karşılıkların gönderilip gönderilmediği, daha evvelden aralarındaki ticari ilişki nedeniyle bu ödememe keyfiyetinin münferiden mi yoksa temadi eder şekilde mi olup olmadığı araştırılarak sanıkların ticari teamül ve hukuk normlarına uygun olacak şekilde kastlarının ortaya çıkartılması, eylemlerinin basiretli bir tacirde aranan özeliklerle bağdaşıp bağdaşmadığı saptandıktan ve gerekiyorsa duruşmalarda zikredilen ve sanıklar hakkında aynı konuda açılan dava dosyalarının sonuçları beklendikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.