Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3896 E. 2014/20011 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3896
KARAR NO : 2014/20011
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/310808
MAHKEMESİ : Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/04/2011
NUMARASI : 2010/57 (E) ve 2011/157 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, katılandan haricen aldığı araç karşılığında, keşidecisinin ….Çelik Limited Şirketi olan 30/11/2006 keşide tarihli ve 6.000 TL bedelli çeki katılana verdiği, katılanın da ortağı olan M.. G..’e ciro ettirerek çeki bir borcu nedeniyle başkasına verdiği, daha sonra çekin bankaya ibrazında sahte olduğunun belirlendiği, sanık alınan ifadesinde, söz konusu çeki, A.. A.. isimli kişiden aldığını belirtmiş ise de, adı geçen kişinin suçlamaları kabul etmediği ve sanığın, böyle bir ticari ilişkinin var olduğunu ispatlayamadığı, yapılan incelemede, sahte çekin renkli fotokopi yoluyla oluşturulduğunun belirlendiği, böylece sanığın sahte çeki düzenleyerek katılana verip haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; sanığın, çeki dolu olarak A.. A.. isimli kişiden aldığını savunması, A.. A..’ın, bu iddiayı doğrulamaması, sanığın, çekteki birinci ve ikinci cirantayı tanımadığını belirtmesi ve çekteki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının tespit edilmesi karşısında, sanıkla A.. A.. arasında var olduğu iddia edilen hukuksal ilişkiye dair bilgi ve belgelerin onaylı suretlerinin istenerek dosyaya konulması, çekte birinci ciranta olan ve açık adresi bulunan …. Turizm Medikal Limited Şirketi ile M. K.. isimli kişilerin gerçekte var olup olmadıklarının araştırılması, bulunmaları halinde şirket yetkilisi ve M. K..’un ifadelerinin alınarak, suça konu çekle ilgilerinin ne olduğu, keşideci şirket yetkilisi, A.. A.. ve sanıkla irtibatlarının olup olmadıkları, bu kişiyi tanıyıp tanımadıkları, suça konu çekteki imza ve kaşenin kendilerine ait olup olmadığı hususlarının sorulması, çekin A.. A.. ya da sanığa verilmesine dair ticari ilişkiyi doğrulayan bilgi ve belgelerin bulunması halinde istenerek dosyaya konulması, bu kişilerin yazı ve imza örneklerinin usulüne uygun olarak alınarak, mukayeseye elverişli belge asılları ile birlikte kriminal incelemeye gönderilerek, sözkonusu çekteki yazı ile imzanın bu kişilere ait olup olmadığının belirlenmesi, buna göre, sanığın çeki başkasından alıp almadığı, sahte olduğunu bilip bilmediği ve suç işleme kastıyla hareket edip etmediği hususlarının da karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Nitelikli dolandırıcılık suçundan kabule göre de; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f, son maddesi uyarınca gerekçesi gösterilerek, anılan maddenin kanundaki yaptırımının asgari hadden uzaklaşılarak tayin olunması gerektiği kabul edildiği halde, sadece hapis cezasından arttırım yapılarak, adli para cezasınının haksız menfaat miktarına göre asgari hadden tayin edilerek eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.