Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3825 E. 2014/20514 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3825
KARAR NO : 2014/20514
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/128184
MAHKEMESİ : Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2010
NUMARASI : 2009/218 (E) ve 2010/423 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanıklardan S.. A..’ın Çumra Ziraat Odası Başkanı olarak görev yaptığı 2006 yılının Şubat ayında …Tarım ve Zirai Ürünler Alım Satım firmasının yetkilisi diğer sanık İ.. A..’dan 37.750,00-TL tutarında organik ve sıvı gübre ile zirai ilaç satın alınarak ticari satışa konu malların Çumra Ziraat Odasına teslim edildiği, taraflar arasındaki bu ticari ilişkiden kaynaklanan borcun 22.150,00-TL’si için sanık İ.. A.. tarafından 15.02.2006 tarihli 40243 seri nolu fatura kesilerek firmanın işletme defterinin gelir hanesine kaydedildiği ve bu hususu teyit edecek şekilde 22.150,00 TL lik bedelin Çumra Ziraat Odası Başkanlığının muavin defterindeki kayıtlara göre 21.02.2006 tarihinde 12.000,00-TL, 26.02.2006 tarihinde de 10.150,00-TL şeklinde peşin olarak kasadan ödendiğine dair muhasebeleştirildiği, bu tarihten sonra sanıklar Salih ve İsmet’in vermiş olduğu ortak suç işleme kararı doğrultusunda sanık Salih’in Çumra Ziraat Odası meclis başkanlığı görevi sona erdikten sonraki tarihte alacaklısı sanık İ.. A.., tanzim tarihi 17/03/2006, bedeli 22.150,00 TL, borçlusu Çumra Ziraat Odası Başkanlığı olan sahte bononun düzenlenerek söz konusu bononun diğer sanık D.. G..’e ciro edildiği, bonoyla ilgili olarak Konya 6.İcra Müdürlüğü’nün 2007/4163 esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığı, takip konusu paranın henüz tahsil edilmediği ve sanıkların bu şekilde sahte bonoyla menfaat temin etmeye çalıştıkları iddia edilen olayda;
Sanık Salih’in aldıkları mala karşılık suça konu senedi sanık İsmet’e teslim ettiğini savunması, sanık İsmet’in senetleri mal aldığı sanık Davut’a ciro ederek verdiğini beyan etmesi, sanık Davut’un suça konu 22150 TL bedelli senedin ödenmemesi üzerine icra takibi başlattığı ifade etmesi, tanık T. A..’ın mala karşılık 22150 TL nakit ödeme yapıldığı ve senedin sanık İsmet tarafından sahte olarak ikinci kez düzenlendiğini beyan etmesi, soruşturma safhasında alınan bilirkişi raporunda sanık İsmet’in oğluna ait işyerine ait ticari defter kayıtlarında Ziraat Odası tarafından bir ödemenin bulunmadığının tespit edilmesi ve Ziraat Odası’nın muhasebe kayıtlarında 21/02/2006 tarih ve 26/02/2006 tarihlerinde …Ticaret’e nakit ödeme yapıldığının kayıt altına alındığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için Ziraat Odası’nın tüm ticari kayıtları ile sanıklar İ.. A..’ın oğluna ait ..Ticaret ile D.. G..’e ait Gökyer Tarım’ın ticari defter ve kayıtları getirtilerek, aralarında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, Ziraat Odası tarafından…Ticaret’e yapılan nakit ödemenin kim tarafından yapıldığı ve ödemenin kime teslim edildiği, buna ilişkin belge bulunup bulunmadığı, diğer sanıkların işlettiği işyerlerine ilişkin ticaret kayıtlarında belirtilen dönemde mal alışverişi olup olmadığı, senetlerin muvazaalı olarak devredilip edilmediği, sanık İsmet’in iki adet senet devrettiğini beyan etmesine karşın suça konu senet dışında diğer senedin hakkındaki beraat kararı kesinleşen sanık Davut’ta bulunup bulunmadığı, yoksa akıbetinin araştırılarak takibe konu edilmiş ise kim tarafından takibe konulduğu ve takibin sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.