Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3824 E. 2014/20102 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3824
KARAR NO : 2014/20102
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/122431
MAHKEMESİ : İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2010
NUMARASI : 2009/616 (E) ve 2010/812 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanık Serdar’ın şikayetçi F.. G.. ile İzmir Atatürk Araştırma Hastanesinde tanıştığı, kendisini avukat olarak tanıttığı, şikayetçinin eniştesine ait işlemleri halledeceğini söyleyerek vekaletnameler aldığı, ailesi ile yakınlık kurduğu, para yardımı yapacağını babasına kamyon alacağını söylediği, şikayetçiye ait … plakalı araç serviste iken, şikayetçiye Alsancak’tan bir oto kiraladığı, burada şikayetçiye boş bir senet imzalattığı, bu senedi sanıklardan Halil’e vererek Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2008/3602 takip dosyası ile icraya koyduğu, şikayetçinin imzaya itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu, ayrıca sanık Serdar bir senet daha düzenleyip sanık Ali Rıza’ya verdiği, Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2008/4195 takip sayılı dosyası ile takibe konduğu, şikayetçinin aracının haciz edilip muhafaza altına alındığı, her iki icra dairesindeki senetlerin aslı ele geçirilemediği, senetler icra dairesine konulduktan sonra yok edildiği iddia edilen olayda,
Dolandırıcılık suçunun kamu kurumu olan Karşıyaka 1. ve 2. İcra Müdürlüğünün aracı kılınması suretiyle işlendiğinin iddia ve kabul olunması karşısında eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanun’unun 158/1-d, maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.