Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3749 E. 2014/20496 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3749
KARAR NO : 2014/20496
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/69870
MAHKEMESİ : Ünye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2010
NUMARASI : 2009/274 (E) ve 2010/165 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır.
Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
A.. A..’ın 1926 doğumlu olup getirtilen nüfus kaydına göre bekar olduğu, yaşlı ve kimsesiz olması nedeniyle evinde kiracı olarak oturan ve aynı zamanda doktor olan sanığın A.. A.. ile ilgilendiği, bakımını üstlendiği, yaşlı ve kimsesiz olması dolayısıyla A.. A..’ın önce kendisi Ü.. K.. Yeşilkart bürosuna müracaat ederek Yeşilkart aldığı ve 09/10/2007 tarihinde İlçe İdare Kurulu tarafından yeşil kartının onaylandığı, bu kart uyarınca A.. A..’a devlet tarafından 3816 Sayılı Yasa uyarınca ücretsiz olarak bakıldığı ve sağlık giderlerinin karşılandığı, A.. A..’ın 2007 yılında fındık bahçesinin satıldığı ve hissesine düşen 200.000,00 TL’nin ihbar eden M.. A.. tarafından A.. A.. adına… ‘deki Şekerbank şubesine bu paranın yatırıldığı, daha sonra M.. A.. tarafından Ünye Sulh Hukuk Mahkemesi’ne vasi tayini davası açıldığı, zira A.. A..’ın yaşlı birisi olup akıl sağlığının yerinde olmadığını, bu parayı kullanamayacağını ifade ettiği, ancak Ünye Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından alınan rapora göre A.. A..’ın akıl sağlığının yerinde olduğunun belirtilmesi karşısında vasi tayini talebi 18/07/2007 tarihinde reddedilerek bankadaki 200.000,00 TL üzerine konulmuş olan tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, tedbir kaldırıldıktan sonra A.. A.. tarafından bu paranın 19/10/2007 tarihinde çekilerek kendisine bakan ve doktor olan sanığa verildiği, sanık doktor tarafından A.. A..’ın yeşilkarta vize alınmak üzere 10/10/2008 tarihinde A.. A..’da refakate alınarak Ü.. K.. Yeşilkart bürosuna birlikte başvurdukları, 14/10/2008 tarihinde A.. A..’ın vize talebi onaylanarak yeşil kartının yenilendiği, A.. A..’ın 29/05/2009 tarihinde öldüğü, sanığın A.. A..’ın 200.000 TL parası olduğu halde, yeşilkart başvuru ve bilgi formu doldurulurken eksik beyanda bulundurarak haksız şekilde yeşilkart almasını, 10.10.2008 tarihinde de yeşilkartın vizelenmesini sağlayarak azmettirdiği, bu yeşilkarta istinaden A.. A..’ın sağlık harcaması ve tedavi giderlerinin karşılandığı, şüphelinin A.. A..’ı azmettirerek kamu kurumunun zarara uğratmasına sebebiyet verdiği iddia edilen olayda; A.. A..’ın taşınmaz satımından aldığı paranın 20 bin TL’sini mahkemedeki işlerini takip eden avukata, 10 bin TL’sini de sanığın kayınbiraderim olan ve A.. A..’a getir götür işlerinde yardımcı olan E.. D..’ye verdi, bakiye 170 bin TL parayı kendisine bakan sanığa bağışladığı, A.. A..’ın parasını bir kısmını borçlarına verip geri kalanını bağışlamasının mal varlığındaki artış olarak değerlendirilemeyeceği, 09/10/2007 tarihinde yeşilkart verilen Azize’nin tekrar vize almak üzere 10/10/2008 tarihinde sanık refakatinde Ü.. K.. Yeşilkart bürosuna getirilmesinin sanığın dolandırıcılık kastına işaret etmeyeceğinden beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.