Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3649 E. 2014/19640 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3649
KARAR NO : 2014/19640
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/293310
MAHKEMESİ : Söke 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2011
NUMARASI : 2008/309 (E) ve 2011/67 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kulanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Katılan B.. K..’nun yetkilisi olduğu B.. Ş..nde, şirketin Söke şantiyesinde, şantiye idare sorumlusu ve işveren vekili sıfatıyla çalışan sanığın, kasada olması gereken şirkete ait 11.080,64 TL’yi uhdesinde tuttuğu ayrıca şirket yetkililerinin bilgisi dışında işçilerin maaş ödemeleri için bankaya aktarılan paralarla repo ve fon alımı gibi kendi lehine kazandırıcı işlemler yaparak haksız kazanç temin ettiği ve bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın 5237 sayılı TCK’nın 43/1.maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün birden fazla ihlal ederek, değişik zamanlarda birden fazla kez haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.