Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3580 E. 2014/19765 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3580
KARAR NO : 2014/19765
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/289898
MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2011
NUMARASI : 2010/270 (E) ve 2011/213 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa dolandırıcılıktan değil, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Sanığın, şikayetçi B.. Ö..’i keşideci gösterip imzasını taklit ederek ve yetkilisi olduğu T. Denizcilik Ltd Şirketi’ni lehdar göstermek suretiyle düzenlediği adli emanetin 2009/3025 sırasında kayıtlı 30/04/2009 vade tarihli 27.500 TL bedelli ve 30/03/2009 vade tarihli 22.500 TL bedelli iki adet senedi teminat amacıyla katılan Türkiye İş Bankası Ordu Merkez Şubesine verdiği ve karşılığında kredi kullandığı iddia edilen somut olayda;
Suç konusu senetler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, yazıların sanığın eli ürünü olmasının mümkün bulunduğu, borçlu adına atılan imzaların ise taklit mahiyetinde atılı olduğundan sanığın eli ürünü olup olmadığı belirlenemediği açıklanmış ise de, söz konusu imzaların müştekiye ait olup olmadığı konusunda bir inceleme yapılmadan, müştekinin senetler ile senetlerdeki imzaların kendisinin eli mahsulü olmadığına ilişkin beyanıyla yetinilerek yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.