Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3518 E. 2014/19781 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3518
KARAR NO : 2014/19781
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/299405
MAHKEMESİ : Karaman Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/04/2011
NUMARASI : 2009/151 (E) ve 2011/53 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suça konu çekin sahte olarak tanzim edilmesi nedeniyle, zamanaşımı süresi içerisinde kamu davası açılması mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, şikayetçiye ait iş yerinden deri tulum peyniri satın alarak, karşılığında suça konu İ.. H..’e ait 4.500 TL bedelli, 30.07.2007 keşide tarihli hamiline düzenlenmiş sahte çeki verdiği, çekin bankaya ibrazında çalıntı olması nedeniyle ödemeden men talimatı bulunduğunun tespit edildiği, bu suretle sanığın banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın, ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmediğini, çekleri ticari ilişki içerisinde olduğu A. Y. isimli şahıstan aldığını ve sahteliğini bilmeden şikayetçiye verdiğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması amacına yönelik olarak, A.Y. isimli şahsın söz konusu sahte çek hakkında hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verildiğine dair dosya içerisinde fotokopisi bulunan ve sanık tarafından dosyaya sunulduğu anlaşılan, Tarsus Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007/244 esas ve 2010/212 karar sayılı dosya aslı getirtilerek incelenmesi, A.Y.isimli şahsın kimlik bilgileri adı geçen dosyadan tespit edilerek konuya ilişkin tanık sıfatıyla ifadesinin alınması, yazı ve imza örnekleri alınarak çek aslı üzerinde bulunan keşideci imzası ile uyumlu olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılması, şikayetçi A.. Ö..’in ifadesi alınarak, çek miktarı 4.500 TL olmasına rağmen, 40.000 TL zararı olduğunu beyan etmesi karşısında, zarar miktarı konusundaki çelişkinin giderilmesi, sanıkla tanışmasına aracı olan İ. D. isimli şahsın kimlik bilgilerinin tespit edilmesi, İ. D.’un tanık sıfatıyla ifadesinin alınarak sanık ile şikayetçi arasındaki ticari ilişkinin konusunun ne olduğunun belirlenmesi, sanığın ifadesinde, şikayetçiden kekik suyu aldığını karşılığında şalgam suyu sattığını beyan etmesi karşısında, Ticaret Sicil Müdürlüğünden sanık ve şikayetçiye ait suç tarihindeki iş yerlerinin faaliyet konularının ne olduğunun sorulması, tüm belgeler incelendikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde eksik araştırmayla sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.