Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3441 E. 2014/19541 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3441
KARAR NO : 2014/19541
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/86031
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/06/2010
NUMARASI : 2006/518 (E) ve 2010/682 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Sanığın, katılanın yönetim kurulu başkanlığı yaptığı şirketin Altınova merkezinde yapmış olduğu iş merkezi inşaatında taşeron işveren gibi görev aldığı, işçilere karşı şirketi temsilen görev yaptığı ve bu nedenle yapılan işlerin karşılığı işçilere ödenmek üzere 90,000 TL civarında bir ödemenin sanığa peyderpey verilmesine rağmen sanığın bu bedelleri işçilere ödemeyerek mal edildiği iddia edilen olayda;
Sanığın, katılana ait inşaatta işçi temin ettiğini ve başlarında durduğunu, işçilere ödenmek üzere kendisine makbuzla 70000 TL civarında para aldığını, bunları işçilere şantiye şefiyle birlikte dosyaya ibraz ettiği isim listesine göre dağıttığını, ödemeler geciktiğinde kendi cebinden veya borç para alarak ödediğini savunması, katılanın beyanlarında sanığın yanında çalışan bir işçi olmadığını, işçi getiren ve çalıştıran birisi olduğunu, bu güne kadar 90000 TL’nin sanığa verildiğini, ancak sanığın bu parayı işçilere dağıtmadığını, sonradan işçilere 45000 TL para ödemek zorunda kaldığını, sanığın kendisinden maaş almadığını, işçilerden ne miktarda komisyon aldığını bilmediğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için katılanın şirketinin ticari defter ve belgeleri ile dosya ibraz edilen makbuz ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanığa ve işçilere ne miktarda ödeme yaptığının tespit edilip, sanığın dosyaya ibraz ettiği listede belirtilen ödemelerin yapılıp yapılmadığı da araştırılıp, sanığın katılanın şirketi ile hizmet ilişkisi bulunup bulunmadığı saptanıp, aralarında hizmet ilişkisi bulunmadığı takdirde sanığın eyleminin 155/1 maddesinde basit güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilerek, sonucuna göre sanığı hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1-Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
2-TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.