Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3387 E. 2014/19102 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3387
KARAR NO : 2014/19102
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/72353
MAHKEMESİ : Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2010
NUMARASI : 2010/39 (E) ve 2010/136 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık M.. T..’nun Trabzon’da faaliyet gösteren İ. İl. Hiz. Tic. Ltd Şti’nin suç tarihi itibariyle sorumlu müdürlerinden olduğu ve şirket adına ortaklardan A.Haluk ile birlikte müştereken çift imza ile çek düzenleme yetkisinin bulunduğu, sanığın 11/01/2007 tarihinde katılanın yetkilisi olduğu şirketten fatura karşılığı mal alımı yaptığı ve karşılığında da şirkete 03/03/2007 tarih 9648.72 TL bedelli … numaralı çeki çift imza ile imzalayıp vermesi gerekirken tek imza ile imzalayıp keşide edip verdiği, katılan şirket yetkililerince çekin ibraz süresinde bankaya ibraz edildiği ve karşılığının bulunmaması nedeni ile ödenmediği, bu şekilde sanığın çift imza ile çek düzenleme yetkisi olmasına karşın tek imza atarak keşide ettiği çeki katılan şirkete verip resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, şirketin diğer imza yetkilisi ortak A.H. E.’in temin edilerek konu ile ilgili tanık sıfatı ile beyanının alınması ve şahsa katılanın şirketi ile suç dönemi öncesinde mevcut bir ticari ilişkilerinin bulunup bulunmadığının, söz konusu çekin düzenlenmesi konusunda bilgisi ve rızasının olup olmadığının sorulması, katılan şirket yetkilisinin dinlenerek İtelsan şirketi ve sanıkla daha önceden de ticari ilişkisinin bulunup bulunmadığı ile daha önce böyle bir ticari ilişki kurmuşlarsa verilen çeklerin tek imzalı mı yoksa çift imzalı mı olduğunun sorulması ile sanığın bu çeki çift imzalı olması gerekirken tek imzalı olarak alan ve bu durumu bildiğini beyan ettiği katılan şirket çalışanı ve sanığa mal satan Şahin Karakaya’nın ve onun arkadaşı T. U.’un tanık olarak dinlenmelerinin ardından sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.