Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3385 E. 2014/19105 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3385
KARAR NO : 2014/19105
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/60431
MAHKEMESİ : Sakarya 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/09/2010
NUMARASI : 2010/15 (E) ve 2010/613 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Suç tarihi öncesinde sanığın kendisini “imam” olarak katılana tanıtıp ardından aralarında samimiyet oluşmasıyla kendisinin aslında imam olmadığını, gerçekte MİT elemanı olduğunu, katılanın da MİT’e personel olarak girmesi konusunda kendisine yardımcı olacağını söyleyerek farklı zamanlarda katılandan toplamda 13.500 TL para aldığı ve ortadan kaybolduğu iddia olunan somut olayda, sanığın bu paraların katılanın talimatı ile katılanın Bursa’daki arkadaşı “A. Ö.’e verdiğini, Mit’e sokmak gibi bir vaadde bulunmadığını beyan etmesi ve sanığın eşi olan sanık vasisi N. Ö.’ın temyiz dilekçesinde; sanığın Haydarpaşa Numune Hastanesinde … numara ile psikiyatri bölümünde tedavi gördüğünü beyan etmesi ve sanığa vasi olarak atandığına ilişkin Adapazarı 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20.08.2007 tarih ve 2000/641-2000/808 sayılı ek kararı karşısında karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, katılanın davet edilerek A. Ö. isimli arkadaşının açık kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilmesi ile bu kişinin konu ile ilgili tanık sıfatı ile beyanının alınmasının ve sanığın 5237 sayılı TCK’nın 32.maddesi kapsamında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına engel veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli derecede azaltacak bir akıl hastalığına düçar olup olmadığı hususunda sanığın Haydarpaşa Numune Hastanesi tedavi dosyasının getirilerek bu evraklarla birlikte sanık hakkında Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden konu ile ilgili rapor alınması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ardından sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık varisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunu’nun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.