Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/32829 E. 2015/20888 K. 18.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/32829
KARAR NO : 2015/20888
KARAR TARİHİ : 18.02.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme, kasten yaralama, tehdit, hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil,görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Kardeş olan sanıkların tutuklu olarak bulundukları Ferizli L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan duruşma için getirildikleri Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesi salonundan çıktıkları sırada, sanık …’un kendileri ile birlikte getirilen … ve … ile tartıştığını gören sanık …’in sanık …’un yanına gitmek istediği, jandarma görevlisi katılan …’ın kendisine izin vermemesi üzerine kafa atmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, etrafında bulunan diğer jandarma görevlilerine hitaben “bırakın beni lan, adliyeyi başınıza yıkarım” dediği, yine sanık …’in bu sırada olay yerine gelen görevli polis memurlarına hitaben “yine mi geldiniz lan, a…a koyduğumun p.çleri” dediği, diğer sanık …’un da Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesi kalem odasının giriş kısmında bulunan kapının camlarını kırdığı, jandarma görevlileri ve polis memurlarına hitaben “bırakın beni lan a…a koyduğumun p.çleri adliyeyi başınıza yıkarım” dediğinin iddia ve kabul edildiği olayda,
1-Sanık … hakkında hakaret ve mala zarar verme; sanık … hakkında ise hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık, tanık ve şikayetçi beyanları, olay ve gürgü tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında tehdit; sanık … hakkında tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nın 265. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit fiillerinin gerçekleştirilmesi gerektiği, olay tarihinde tutuklu olarak cezaevinden mahkemeye götürülen sanıkların kaçmaması amacıyla koluna giren ve yanında bulunan jandarma görevlileri ile çıkardıkları arbede nedeniyle kendilerini etkisiz hale getirmeye çalışan polis memurlarını “bırakın beni lan a…a koyduğumun p.çleri adliyeyi başınıza yıkarım” şeklindeki sözlerle ayrı ayrı tehdit etmek suretiyle; ayrıca sanık …’in, kardeşinin yanına gitmesine izin vermeyen jandarma görevlisi …’ı yaralayarak cebir fiilini gerçekleştirmek suretiyle, her iki sanığın ayrı ayrı görevi yaptırmamak için direnme suçlarını işlediği gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülerek sanık … hakkında tehdit, sanık … hakkında ise tehdit ve kasten yaralama suçlarından cezalandırılmalarına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı yönünden kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 18/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.