Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3237 E. 2013/9282 K. 20.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3237
KARAR NO : 2013/9282
KARAR TARİHİ : 20.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala Zarar Verme, Hakaret, Tehdit, Yaralama
HÜKÜM : Ceza Verilmesine Yer Olmadığına, Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.

Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanık …’nun katılan sanıklar ile aralarındaki mevcut husumetten dolayı oturduğu evi boşaltıp mahalleden kaçmak zorunda kaldığı, sanık …’nun evi kiralamak için evine talip olan tanık … ile birlikte mahalleye geldiği ve arkadaşı tanık Mustafa Akça’nın evinin önünde durduğu, burada tanık Mustafa ile birlikte oturduğu sırada katılan sanık … Andiç’in sanık …’ın mahalleye geldiğini haber alıp yanlarına gelerek “bu mahallede ne geziyorsun, seni öldürürüm, öldürtürüm” diyerek tehdit ettiği, sinkaflı sözlerle alenen hakaret ettiği, tanık Mustafa tarafından katılan sanık …’nin olay mahallinden uzaklaştırıldığı, katılan sanık … babası olan sanık …’e haber vermesi üzerine her iki sanığın da yanlarında kalabalık bir gurupla birlikte geri geldikleri, bunun üzerine sanık …’ın bir şeyler yapacakları korkusuyla tanık Aziz ile birlikte aracına binip olay yerinden kaçmak istediği sırada her iki katılan sanığın da birlikte hareket ederek Murat’ın zilyetliğinde bulunan aracın aracın önüne çıktıkları ve vurarak 200 TL civarında zarar verdikleri, sanık …’ın olay yerinden ancak sanık … çarparak uzaklaşabildiği ve bu çarpma neticesinde sanık …’nin hayati tehlike geçirmeksizin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralandığı olayda;
1-Sanık … hakkında yaralama, katılan sanıklar Cumali ve … hakkında mala zarar verme ve katılan sanık … hakkında hakaret suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz incelemesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında tehdit suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanık …’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık müdafiinin 13/10/2010 tarihli dilekçesinde lehe hükümlerin uygulanması talebi bulunmasına karşın, sanık … hakkında TCK’nın 50.maddesinin uygulanması hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/05/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.