Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/32180 E. 2014/1113 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/32180
KARAR NO : 2014/1113
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

Tebliğname No : KYB – 2013/373278

Dolandırıcılık suçundan sanık N.. K..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1. maddesi uyarınca beş kez, 1 yıl hapis ve 10.000,00 Yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 53/1-a,b,c maddesi ve bentleri uyarınca cezasının infazı tamamlanıncaya kadar hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına dair Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/10/2006 tarihli ve 2004/74 esas, 2006/586 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca 18.11.2013 verilen gün ve 2013/17096/70009 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2013 gün ve 2013/373278 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre;
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “dolandırıcılık” kenar başlıklı 157. maddesinde, “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir” aynı Kanun’un 52/1 ve 2. fıkrasında ise, “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.” hükümlerinin yer alması karşısında, sanıklar hakkında hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, herhangi bir teşdit sebebi ve farklı uygulamanın gerekçesi gösterilmeden adlî para cezasının alt sınırın üzerinde belirlenmesinde,
2- Kabule göre; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (a),(b),(d),(e) bentlerinde yer alan hak yoksunluklarının hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi üzerindeki velâyet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-1/1/8 esas, 2007/152 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine rağmen ayrıca gerekçe gösterilmeden adli para cezasının alt sınırın üzerinde tayin edilmek suretiyle çelişkiye düşülmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılması karşısında,
Kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2006 gün ve 2004/74 esas, 2006/586 sayılı kararın CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca BOZULMASINA, 1’nolu bozma nedenine göre hükümde tayin olunan, sırasıyla “30” Gün, “25” gün ve “500” TL adli para cezaları ibarelerinin çıkartılarak, yerine “5” gün “4” gün ve “80” TL adli para cezası ibarelerinin eklenmesine ve 2 no’lu bozma nedenine göre de, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesi 1. fıkrasının a,b,d,e bendinde yer alan haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesi 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan koşullu salıvermeye kadar yoksun bırakılmasına cümlesinin eklenmesine, infazın buna göre yapılmasına, hükümdeki diğer hususların aynen bırakılmasına, 27.01.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.