Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3082 E. 2014/19094 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3082
KARAR NO : 2014/19094
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/289217
MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2011
NUMARASI : 2010/239 (E) ve 2011/109 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
G. Dövizcilik isimli iş yerinin ortağı olan tanık S.. T..’nın, sanık tarafından telefonla arandığı, telefonda kendisini Fuat olarak tanıtan sanığın, Samsun Ticaret Borsası’ndan aradığını, borsa başkanının bilgisi dahilinde şehit ailelerine ve şehit ailelerinin üniversitede okuyan çocuklarına yardım topladıklarını belirterek yardımcı olup olmayacaklarını sorduğu, tanığın olumlu cevap vermesi üzerine sanığın telefonda yanınıza Nida isimli bir arkadaşımızı gönderiyorum yapacak olduğunuz yardımı gelen kişiye verirsiniz diyerek telefonu kapattığı, 10-15 dakika kadar sonra sanığın, tanığın yanına gittiği, tanığın telefondan kısa bir süre sonra sanığın gelmesinden kuşkulanarak prosedür gereği kimliğinizi almak zorundayız diyerek kimlik istediği, fotokopisini çektikten sonra sanığa iade ettiği, sanığın telefon numarasını da aldığı, sanığın tıp fakültesinde öğrenci olduğunu belirtmesi üzerine, tanığın daha fazla yardım yapabileceklerini belirterek öğrenci kimliğini istediği, sanığın öğrenci kimliğinin üzerinde olmadığını söyleyerek kimliği getireceğini belirterek tanığın yanından ayrıldığı ve tekrar dönmediği, daha sonra tanığın Ticaret Borsasını arayarak genel sekreter olan katılan A. A. Y.’yı arayarak durumu aktardığı ve böyle bir yardım toplama faaliyetlerinin olup olmadığını sorduğu, katılanın böyle bir kişinin burada çalışmadığını beyan etmesi üzerine durumun anlaşıldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın eyleminde, Ticaret Borsası’na ait herhangi bir kimlik ibraz etmediği, sadece sanığın basit bir yalanla dolandırıcılık eylemine teşebbüste bulunduğu, sanığın bu haliyle eyleminin TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık eylemini oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde aynı kanunun 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Kabule göre de,
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.