Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/3024 E. 2014/19176 K. 19.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3024
KARAR NO : 2014/19176
KARAR TARİHİ : 19.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/281569
MAHKEMESİ : İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2010
NUMARASI : 2009/368 (E) ve 2010/1008 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık E.. S..’in, şikayetçiler R.. Ö.., A.. A.., O.. U.., S.. D.., A.. Ş.., M.. A.., B.. D.., O.. Y.., K.. Ö.., K.. S.. ve A.. A..’a onları yurt dışına işçi olarak göndereceğini söyleyerek taahhütte bulunduğu, kişi başı 150 TL ile 250 TL arası değişen meblağlarda parayı ve bir kısım belgeleri bu vaade istinaden aldığı daha sonra oyalamaya başladığı, akabinde şikayetçilerin telefonlarına çıkmamaya başladığı, böylece şikayetçileri yurt dışına işçi olarak götüreceğim diyerek menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;
İddianamenin kabulü kararının 23.07.2009 tarihli olması, şikayetçilerin de zararlarının giderildiğine dair bu tarihten önce 21.07.2009 havale tarihli dilekçe sunmaları gözetilerek soruşturma aşamasında zararlarının giderilmesi karşısında sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, aynı Kanun’un 168/2. maddesinin uygulanarak fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.