YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2985
KARAR NO : 2014/18979
KARAR TARİHİ : 17.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/92075
MAHKEMESİ : Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/12/2010
NUMARASI : 2010/111 (E) ve 2010/363 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır.
Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Azerbeycan uyruklu olan sanığın, tamamlanmamış düşük tehlikesiyle hastaneye yatışının yapıldığı sırada A. S.’a ait sağlık karnesini kullandığı, daha sonra kadın doğum servisine geldiğinde görevli memurlar tarafından bu karnenin sanığa ait olmadığının tespit edildiğinin iddia olunduğu olayda; maddi durumu iyi olmayan ve sosyal güvencesi bulunmayan sanığın düşük yapması dolayısıyla oluşan kanamasının süreklilik arz etmesi nedeniyle kendisini ağır ve muhakkak olan bir tehlikeden kurtarma zorunluluğu içerisinde olmasından ötürü kürtaj olmak amacıyla başkasına ait sağlık karnesini kullanmak mecburiyetinde kalması ile denetim ve kontrol yükümlülüğü bulunan hastane görevlilerinin yaptıkları basit bir araştırmayla sağlık karnesi kullanılan Ayten Salman ile sanığın aynı kişiler olmadıklarını belirlemiş olmaları nedeniyle dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediği gözetilmeden, sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.