Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2980 E. 2014/18977 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2980
KARAR NO : 2014/18977
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/91592
MAHKEMESİ : Mersin 10. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2010
NUMARASI : 2009/24 (E) ve 2010/1210 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıkların, şikâyetçi H.. F..’nın yanına giderek, evinde de bir gece kalmak suretiyle güven duygusu oluşturduktan sonra bir ofis alacaklarını, ancak yer sahibinin kaparo istediğini, paralarının bankada olduğunu, vadesinin iki gün sonra dolacağını belirterek katılandan 500,00 TL aldıkları, parayı iki gün içerisinde ödeyeceklerini söylemelerine rağmen ödemedikleri gibi, telefonlarını da kapatarak şikâyetçinin kendilerine ulaşmasını engellediklerinin iddia edildiği olayda; sanıkların şikâyetçiden borç para aldıkları sırada herhangi bir şekilde hileli hareketlerde bulunmadıkları dikkate alınarak, eylemin, şikâyetçi ile sanıklar arasındaki alacak ve borç ilişkisine dayalı hukuki ihtilaf mahiyetinde olması nedeniyle dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığının anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a. maddesi gereğince sanıkların beraatlarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ile sanık Naciye’nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.