Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/28667 E. 2014/19255 K. 19.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/28667
KARAR NO : 2014/19255
KARAR TARİHİ : 19.11.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/158854
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2012
NUMARASI : 2011/659 (E) ve 2012/279 (K)
SUÇ : Mala zarar verme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Sanığın, katılanlara ait kabak ekili tarlaya küçükbaş hayvanlarını sokmak suretiyle, ekili ürünlerin zarar görmesine yol açtığı, bu suretle sanık hakkında katılanlara yönelik mala zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak; somut olayda, sanığın suçlamaları kabul etmediği, katılanların soyut iddiasından başka mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de; katılanlar Y.. B.. ve M.. Ö..’ın ortak olarak iki tarlaya kabak ektikleri ve her iki tarlaya da zarar verildiğinin anlaşılması karşısında, katılanların ortak olarak tarlaları kullanmaları nedeniyle, katılanlara yönelik eylemin 5237 sayılı TCK’nın 43/2 maddesi gereğince zincirleme suç hükmü kapsamında artırılması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında iki ayrı suçtan ceza verilerek fazla ceza tayin edilmesi,
3- 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyuna ilişkin haklardan aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.