Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/28367 E. 2014/20470 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/28367
KARAR NO : 2014/20470
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/167097
MAHKEMESİ : Pınarhisar Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/03/2012
NUMARASI : 2011/72 (E) ve 2012/54 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği,fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıkların, dolandırıcılık yapmak için daha önceden aralarında anlaştıkları, bu kapsamda katılanın iş yerine gittikleri, burada sanık Cevdet’in kendisini S. A..diğer sanık Serkan’ın ise Batuhan olarak tanıttığı, akabinde kendilerinin bir düğünü olduğunu belirterek bir adet televizyon ile bir adet su pınarı satın almak istediklerini söyledikleri, bilahare katılan ile yaptıkları pazarlık sonucunda söz konusu eşyaları 2.150 TL’ye satın aldıkları, ancak sanık Cevdet’in eşyaların bedelinin 50 TL’sini peşin, geri kalanını Ataköy’de bulunan villalarında verebileceğini söylediği, bu teklifi kabul eden katılanın suça konu eşyaları bir araca yükletip oğlu M.. K.., oğlunun arkadaşı olan N.G.. ve sanık Serkan ile birlikte Ataköy’e gönderdiği, yolda giderlerken sanık Serkan’ın Musa ve Nuri’ye hitaben “ bizim dayı BP benzinliğinde olacak onu görelim” dediği, bu nedenle benzinliğe girdikleri, burada olan sanık Cevdet’in tanıklar Musa ve Nuri’ye “siz malzemeleri Ataköy’de bulunan villaya götürüp bırakın daha sonra benim yanıma gelip paranızı alın” dediği, bunun üzerine sanık Serkan ile tanıkların tekrar yola çıkıp söz konusu eşyaları sanıkların belirttikleri adrese bıraktıkları, burada sanık Serkan’ın eşyalarla birlikte kaldığı tanıklar Musa ve Nuri’nin ise parayı almak için tekrar sanık Cevdet’in bulunduğu benzinliğe geldikleri ancak sanık Cevdet’i bulamadıkları, akabinde cep telefonundan sanıkları aradıkları ancak kapalı olduğu için ulaşamadıkları, daha sonra suça konu eşyaları bıraktıkları yere gittiklerinde kimseyi göremedikleri ve dolandırıldıklarını anladıklarının iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık C.. E..’un yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesi uyarınca “suçun işleniş biçimi” denilmek suretiyle anılan maddenin kanundaki yaptırımının asgari hadden uzaklaşılarak tayin olunması gerektiği kabul edildiği halde adli para cezasının asgari hadden tayin edilmesi,
1- Sanıklar hakkında hükmolunan 2 yıl hapis cezası kısa süreli olmadığı halde 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a ve 52/2 maddeleri uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilmesi,
2- Kabule göre de; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda cezaların içtimaının düzenlenmediği gözetilmeden sanıklar hakkında sonuç olarak tayin edilen 2 yıl hapis ve 5 gün karşılığı adli para cezalarının TCK’nın 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 735 gün üzerinden hesap edilerek 22.050,00 ve 14.700,00 TL adli para cezalarına çevrilmesine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık C.. E..’un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.