Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2814 E. 2014/18940 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2814
KARAR NO : 2014/18940
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/85366
MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2010
NUMARASI : 2010/158 (E) ve 2010/246 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Bağ-Kur’dan emekli maaşı almakta olan sanık Zümbül’ün, eşi vefat ettikten sonra babasından kalan yetim maaşını almaya hakkı olmadığı halde katılan kuruma başvurarak, emekli maaşı aldığını da gizlemek suretiyle “tahsis talep beyan ve taahhüt belgesi” düzenlediği ve emekli maaşının yanında babasından kalan yetim aylığı da almaya başladığı, 25.05.2009 tarihine kadar yetim maaşı olarak hesabına yatan 16.103,68 TL’yi çekerek kullandığı ve bu şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;
Sanığın başka bir aylık almadığını beyan ederek katılan kurumdan yetim maaşı almak için müraacat etmesi üzerine kurum yetkililerinin, ilgilinin başka yerden maaş alıp almadığı ve talep ettiği maaşı alabilmek için koşullarının uygun olup olmadığı hususunda araştırma yapmasının gerektiği, kaldı ki sanığın Bağ-Kur’dan emekli maaşı almakta olduğu, katılan kurumun kendi bünyesindeki bu kayıtlara basit bir araştırmayla ulaşmasının da mümkün bulunması nedeniyle sanığın beyanının tek başına dolandırıcılık suçunun hile unsurunu teşkil etmediği, zira yapılan basit bir araştırmayla sanığın emekli maaşı almakta olduğu tespit edildiğinden yetim maaşına son verildiği, müracaat tarihinde 74 yaşında olan ve okuma yazma bilmediğini beyan eden sanığın katılan kurumu dolandırmak için denetim olanağını engelleyici, yanıltıcı başka eylem ve işleminin bulunmadığı anlaşıldığından unsurları itibariyle oluşmayan dolandırıcılık suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.