Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2809 E. 2014/19376 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2809
KARAR NO : 2014/19376
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/73000
MAHKEMESİ : Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/11/2010
NUMARASI : 2010/171 (E) ve 2010/346 (K)
SUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya
Bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık C.. D..’nun, katılanın sahibi olduğu ve rızası dışında elinden çıkan 11.11.2007 keşide tarihli, 5000 TL bedelli, … seri numaralı ve 11.12.2007 keşide tarihli, 5000 TL bedelli, … seri numaralı sahte çekleri ciro ederek temyiz dışı sanık Şazimet’e verdiği, sanık Şazimet’in de katılan aleyhine icra takibi başlattığı, sanığın yine katılanın rızası dışında elinden çıkan 11.10.2007 keşide tarihli, 5000 TL bedelli ve … seri numaralı çeki icraya verdiği, katılanın icra takibine itiraz etmesi sonucu durdurulduğu, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle haksız menfaat temin ederek üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık C.. D.. ifadesinde, katılanın boya işlerini yaptığını, buna karşılık olarak katılanın kendisine suça konu çekleri getirerek verdiğini belirtmesi, sanık savunmasının tanık M.. V.. beyanıyla kısmen doğrulanması, katılanın vermiş olduğu şikayet dilekçesinde, sanık tarafından düzenlenen 17.10.2007 tarih ve 21 numaralı faturanın bir alış verişe dayanmadığının ve sahte olduğunun iddia edilmesi, söz konusu çeklerin ön ve arka kısımlarında bulunan imza ve yazıların kime ait olduğu hususunda imza ve yazı incelemesi yaptırılmamış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanık ile katılan arasında suça konu çeklerin verilmesine esas bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bu ilişki kapsamında bir fatura düzenlenip düzenlenmediği hususlarının tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesi, katılanın söz konusu çeklerle ilgili olarak yetkili merciilere kaybolduğu veya çalındığı yönünde daha önceden herhangi bir başvurusunun bulunup bulunmadığının araştırılması, suça konu çeklerin ön ve arkalarında bulunan imza ve yazıların sanığa ve katılana ait olup olmadığının tespiti için kriminal raporu alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2- Sanığın, önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından beraat eden sanık Ş.. K..’ya daha önceden doğan borç nedeniyle sanık tarafından verilen 11.11.2007 ve 11.12.2007 tarihli çekler yönünden dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı dikkate alınarak, sanığın sahte olarak tanzim ettiği 11.10.2007 keşide tarihli çeki icra takibine koyup tahsil etmeye çalışmaktan ibaret eyleminin TCK’nın 158/1-f, 35.maddeleri kapsamında nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden tamamlanmış nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.