Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2771 E. 2014/18582 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2771
KARAR NO : 2014/18582
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/66090
MAHKEMESİ : Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/10/2010
NUMARASI : 2009/452 (E) ve 2010/369 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Şikayetçi A.. K..’ın araba almak için yaptığı araştırmada “..com” isimli internet sitesinde … plakalı özellikleri ilanda belirtilen arabanın satılık olduğunu öğrendiğini, ilanda belirtilen … numaralı telefonu aradığı, telefona çıkan şahısla aracın 25.000TL ye satışı konusunda anlaştıkları, telefondaki kişinin kapora olarak … numaralı hesaba 100TL göndermesini istediği, bunun üzerine şikayetçinin sanık Naci’ye ait … namaralı posta çeki hesabına 1000 TL gönderdiği, arabayı görmek için aracın bulunduğu Kastamonu’ya geleceğini söylediği, sanığın bugün gelme yarın gel dediği, ertesi gün aradığında ise ailevi problemlerim var diyerek şikayetçiyi oyaladığı, şikayetçinin kaporasını istediğinde ise bağırıp telefonu kapattığı ve bir daha da açmadığı, böylece şikayetçinin sanık tarafından dolandırıldığı iddia edilen somut olayda; katılanın konuştuğu telefon numarasının sanığa ait olmaması, sanığın aşamalardaki ifadesinde “K. A.” lakaplı şahıs tarafından bu hesabın açtırıldığı ve paraları onun aldığını beyan etmesine rağmen bu şahsın araştırılmamış olması yine katılanın ilgili PTT hesabına yatırdığı paranın nereden kim tarafından hangi belge ve bilgilerle çekilmiş olduğunun araştırılmaması, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkartılması amacıyla; şikayetçinin konuştuğu … numaralı telefon hattının olay öncesi ve sonrası dönemlerini kapsayan 3 aylık HTS kayıtlarının geitirtilerek bu hatla yoğunlukla görüşme yapılan numara ve sahiplerinin tespiti ile bu kişilerin temin edilip ilgili numaranın fiilen kimin tarafından kullanıldığının tespiti, “K. A.” isimli şahsın açık kimlik ve adres bilgilerinin araştırılarak şahsın celp edilerek konu ile ilgili ifadesinin alınması gerektiği, şikayetçinin yatırdığı 100 TL nin PTT’nin hangi şubesinden kim tarafından,hangi kimlik ve bilgiler kullanılarak çekildiğinin tespit edilmesinin ardından sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre; arabam.com internet sitesine detayları ile … plakalı aracın satılık olduğuna dair verilen ilana inanan katılanın ilanda verilen telefon ile iletişime geçerek 100TL kapora yatırması şeklinde gerçekleşen eylemin TCK 158/1-g maddesi kapsamında kalan basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanarak nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözardı edilerek nitelendirmede hataya düşülerek aynı kanunun 157/1. maddesi tatbiki ile sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına 11/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.