Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2766 E. 2014/18558 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2766
KARAR NO : 2014/18558
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/65691
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2010
NUMARASI : 2009/288 (E) ve 2010/309 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık M.. O..’un Akbank E. şubesinde çek hesabı bulunduğu ve buna dayalı olarak çek karnesi almış olduğu, diğer sanık E.. A..’ın sanık Mahmut’un kayınbiraderi olduğu, dava konusu 6.000TL bedelli çek yaprağının sanık Mahmut tarafından Eren’e kullanması için verildiği, sanık Eren’in de katılandan aldığı mobilya karşılığında keşideci yerine imza atıp, ayrıca arka taraftaki 1. ciranta yazılarını yazıp imzalayarak katılana verdiği, katılanın ibraz tarihinde çeki bankaya sunduğunda çekin karşılıksız olduğunu öğrendiği, sanıkların çeki ve borcu kabul etmedikleri, bu suretle sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde bankanın maddi varlıklarından olan çeki kullanarak, aslında borcu ödemeyi düşünmedikleri halde katılanı inandırıp karşılığında mal aldıkları, böylece nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda; katılanın sanayi esnafından başkalarına da bu yönde çekler verdiklerini beyan etmesi, her iki sanığın birbirlerinden bağımsız olarak üzerlerine atılı suçu işlemediklerini beyan etmeleri, sanık Mahmut’un kayınbiraderi olan sanık Eren’in kendi bilgisi ve rızası dışında çek defterini alıp kullandığını, sanık Eren’in ise beyanında çek defterini sanık Mahmut’un karısı kendisinin de ablası olan Aysel’in verdiğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakamayacak şekilde tespiti bakımından, sanıkların Kayseri Sanayi bölgesinde birlikte iş yapıp yapmadıklarının, yaptılarsa bölgelerinde kimlerle ticari ilişki içine girdiklerinin ve bu ticari ilişki içinde sanık Eren’in Mahmut’un çek defterini ticari ilişki kapsamında kullanarak çek keşide edip etmediğinin tespiti, sanık Eren’in ablası sanık Mahmut’un ise karısı olan Aysel’in temin edilerek savunmanın ve iddianın araştırılması, tanık sıfatı ile beyanının alınmasının ardından sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sanıkların iştirak halinde dolandırıcılık suçunu işlediğini kabul ile mahkumiyetlerine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.