Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/27537 E. 2016/2291 K. 02.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27537
KARAR NO : 2016/2291
KARAR TARİHİ : 02.03.2016

MAHKEMESİ : …………. Asliye Ceza Mahkemesi.-
SUÇ : Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıkların önceden anlaşarak verdikleri karar doğrultusunda, fikir ve irade birliği içerisinde, deşifre olmamak amacıyla başka şahısların abonesi olduğu ve ancak bir şekilde kendilerinin kullanımında bulunan cep telefonlarıyla, mağduru arayarak, telefona cevap veren mağdura, kendilerini polis ve Cumhuriyet savcısı olarak tanıtıp, adına PKK terör örgütü üyelerince sahte belgeler kullanılarak, telefon hatları alındığını, ayrıca PKK terör örgütü üyelerinin, bankadaki parasını da kendi hesaplarına aktarmak istediklerini, bu işi yapan terör örgütü üyelerinin, suçüstü halinde yakalanabilmesi amacıyla, bankadaki parasını belirttikleri hesaba göndermesi gerektiğini, örgüt üyelerinin yakalanmasını müteakip parasının kendisine iade edileceğini, istediklerinin yapılmaması halinde ise, kendisinin örgüte yardımdan dolayı suçlanacağını şeklindeki hileli sözlerle hataya düşürüp, mağdurun bankadaki parasını, kendi hesaplarına aktarmasını sağladıkları olayda, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi uygulmasında, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin kararda belirtilmemesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, “53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” cümlesinin eklenmesi, TCK’nın 52/4. maddesi ile uygulama yapılan hükmün 5. paragrafının sonuna “taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde kalan kısmın tamamının tahsili ile ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine,” cümlesi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.