YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2741
KARAR NO : 2014/18658
KARAR TARİHİ : 12.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/47682
MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2010
NUMARASI : 2010/48 (E) ve 2010/515 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan aylık almakta olan F. S.’in 2007 yılında vefat ettiği halde, ölümünün nüfus kayıtlarına işlenmemesi nedeniyle aylıklarının çocukları tarafından alındığı hususunda Kuruma ihbarda bulunulduğu, yapılan araştırmada F.S.’in vefat ettiği ve maaşın sanık tarafından bankadan, banka kartı aracılığı ile kesintisiz olarak 2007 yılı Nisan ayı ile 2009 yılı Temmuz ayı arasında çekildiğinin tespit edildiği, sanığın bu eylemiyle kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın, ölen annesi F. S.’in ölümünü bildirmeyerek Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan adına yatmış olan maaşını farklı zamanlarda maaş kartı ile çekmiş olması karşısında, eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 245.maddesinde düzenlenen banka ve kredi kartının kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.