YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2726
KARAR NO : 2014/14321
KARAR TARİHİ : 10.09.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/40647
MAHKEMESİ : Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/12/2010
NUMARASI : 2010/422 (E) ve 2010/458 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ş.. Gıda İnşaat Limited Şirketinin mesul müdürü olan katılanın, şirkete ait kamyonu satmak için sanık Tayfun ile anlaştığı ve Altındağ 8. Noterliği’ne devir işlemleri için gittikleri, sanığın katılandan banka hesap numarasını öğrendikten sonra hesaba 30.000 TL yatırdığına dair 02.10.2006 tarihli banka dekontunu gösterdiği, bunun üzerine katılanın hesabına para yatıp yatmadığını kontrol etmeden kati taşıt satış sözleşmesini imzaladığı, sonrasında katılanın banka hesabını kontrol ettiğinde paranın yatmadığını öğrendiği, bu arada kamyonu satın alan sanığın 19.10.2006 tarihinde aracı bir başkasına sattığı ve bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; Garanti Bankası’nın 08.02.2007 tarihli yazısına göre dosya arasında mevcut 02.10.2006 tarihli banka dekontunun kendileri tarafından düzenlenmediğinin ve bu şekilde bir para havalesi yapılmadığının belirtilmesi, muhtarlık kayıtlarına göre sanığın noter satış sözleşmesinde beyan ettiği ve o tarihte oturmakta olduğunu iddia ettiği adresin gerçek olmaması, sanık müdafiinin aracın nakliyecilik amacıyla satın alındığını belirtmesine rağmen Vergi Dairesi yazılarına göre 02.10.2006 tarihinde nakliyecilik faaliyetine başlayan sanığın kısa bir süre sonra 10.10.2006 tarihinde işini terk ederek aracı da elden çıkartması karşısında sanık hakkında TCK’nın 157/1 maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.