YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/27215
KARAR NO : 2014/18132
KARAR TARİHİ : 05.11.2014
Tebliğname No : 15 – 2012/114854
MAHKEMESİ : Havza Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/02/2010
NUMARASI : 2008/75 (E) ve 2010/39 (K)
SUÇ : Nitelikli mala zarar verme
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Sanıklar M.. G.. ve B.. C.. ile katılan arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, olay akşamı sanıkların yanlarında diğer sanık İ.. G.. ile buluşup sohbet ettikleri, daha sonra sanık İ.. G..’in aracına gaz almak amacıyla petrol istasyonuna gittiği, ancak gaz dışında açık olarak pet şişe içerisinde 5 litre benzin aldığı, aynı gece katılan A.. T..’e ait park halinde bulunan aracın benzin dökülerek yakıldığı, bu suretle sanık İ.. G..’in yakarak mala zarar verme suçunu, sanıklar M.. G.. ve B.. C..’ın ise yakarak mala zarar vermeye azmettirme suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık İ.. G.. hakkında kurulan yakarak mala zarar verme suçuna ilişkin mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde,
Katılan ifadesi, benzin istasyonunda çalışan tanık P.. A.. beyanı, sanıkların olay gecesine ilişkin birbiriyle çelişen beyanları, tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre, sanık İ.. G..’in yakarak mala zarar verme suçunu gerçekleştirdiğine yönelik kabulde isabetsizlik bulunmamıştır ve tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 152/2-son maddesinde yapılan değişikliğe göre, mala zarar verme suçunun yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanılarak işlenmiş olması halinde arttırım miktarının öngörüldüğü bölümde yer alan, “verilecek ceza iki katına kadar artırılır” cümlesindeki “iki katına” ibaresinin çıkartılarak yerine “bir katına” ibaresinin eklenmiş olması karşısında ve mahkumiyet kararındaki arttırım oranı da dikkate alınarak, söz konusu yasa değişikliğine göre sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Sanıklar M.. G.. ve B.. C.. hakkında kurulan yakarak mala zarar vermeye azmettirme suçuna ilişkin mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde,
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak; somut olayda, sanıkların suçlamaları kabul etmemesi, katılanın soyut iddiasından başka mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmaması, sanıklarla katılan arasında daha önceden devam eden husumet bulunmasının, tek başına bu suçun işlendiğini de göstermeyeceği anlaşılmakla 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanıkların ayrı ayrı beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
b) Kabule göre de; 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 152/2-son maddesinde yapılan değişikliğe göre, mala zarar verme suçunun yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanılarak işlenmiş olması halinde arttırım miktarının öngörüldüğü bölümde yer alan, “verilecek ceza iki katına kadar artırılır” cümlesindeki “iki katına” ibaresinin çıkartılarak yerine “bir katına” ibaresinin eklenmiş olması karşısında ve mahkumiyet kararındaki arttırım oranı da dikkate alınarak, söz konusu yasa değişikliğine göre sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık İ.. G.. müdafi ile sanıklar M.. G.. ve B.. C.. müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.